Oyunun prömiyerini izledim. Oyun, William Shakespeare'in kanlı intikam oyunu 'Titus Andronicus'un birebir uyarlaması değil. Oyunda vahşet, Roma hükümdarları ile değil, vahşi kapitalizm unsurları müteahhitler ve sığır tüccarları üzerinden sahneleniyor. Oyunda, Tamora adlı kadının, çok sevdiği oğlu Alarbus'un Titus tarafından öldürülmesinden sonra Titus ve ailesinden intikam alması anlatılıyor. Alt katı kanlı bir mezbaha, üst katı lüks ama sakil bir müteahhit ofisi olan, dört sahne çalışanının döndürmesiyle birçok odasının çeşitli sahneleme açıları sunduğu sahne tasarımıyla, renkli, cesur, eğlenceli kostüm tasarımıyla, kanlı, vahşi, muzip, hicivli rejisiyle Ersan Mondtag müthiş bir iş ortaya koymuş. Dekorun iki yanında ve üstündeki barkovizyonlara kameramanlar Oğulcan Tütüncü ve Çiğdem Akdoğan'ın dekor içinde oyuncuları çektiği görüntülerin yansıtılması, seyirciye sanki bir filmin çekim aşamasına tanıklık ediyor hissi verdi. Didem Balçın, Tamora'nın hem çekingen hem de gözü dönmüş halini harika şekilde canlandırdı. Bir sahnede mezbahada kameramana saldırdığında, çekilen görüntülerle seyirci hem onun intikam ateşiyle yanan gözlerini gördü hem de saldırılma hissini deneyimledi. Tamora(Didem Balçın) kasapta et parçalarken arkada hafiften kasap havası çalması komikti. Elleri ve dili kesilmiş, tecavüze uğramış Lavinia'yı canlandıran Elçin Afacan'ın dördüncü duvarı yıkarak acıya, korkuya gülen seyirciye yaptığı tiradı etkileyiciydi. Karakterlerin şarkı söylediği sahneler de var. Demetrius'u oynayan Onur Dilber ve Aaron'u oynayan Ferit Kaya'nın 'Aşkımız Kusursuz Bir Ölüm Gibi' şarkısıyla yaptıkları performans nefisti. Dekoru oyun boyunca hareket ettiren o dört sahne çalışanını da takdir etmek gerek.
Titus Kompleks / DasDas