Sen Ne Güzeldin Aşkımızın Şehri, Sema Elçim’in kaleme aldığı şiirsel ve politik anlatısıyla, 1990’lar Türkiye’sinin toplumsal belleğine kişisel bir hikâye üzerinden dokunuyor. Başak Bugay’ın sahne tasarımı, oyunun tematik derinliğini görsel bir yerleştirmeye dönüştürerek izleyiciyi zamanlar arasında dolaşan bir hafıza mekânına davet ediyor. Sanatçı Başak Bugay’ın mekânsal yerleştirmeleri ve Kaan Temizkan’ın video illüzyonları, parçalanmış bellek, kentsel dönüşüm ve toplumsal hafıza gibi temaları sahneye yedirerek seyirciyle güçlü bir duygusal bağ kuruyor. Görsel katmanlar, metnin melankolik ve eleştirel tonunu başarıyla tamamlıyor.
Naz Çağla Irmak, karakterine içsel çatışmalarla örülü çok katmanlı bir ruh hâli kazandırıyor. Oyundaki performansı, özellikle sessizlik ve duraksama anlarındaki varlığıyla dikkat çekiyor; beden dili ve mimikleriyle duyguyu söze ihtiyaç duymadan aktarabiliyor. Irmak’ın sahnedeki varlığı, hem metnin duygusal ağırlığını taşıyor hem de oyunun ritmini belirleyen güçlü bir eksen oluşturuyor.
Sen Ne Güzeldin Aşkımızın Şehri / TiyatroDEA