Gılgamış Destanı; malumunuz dünya tarihinin en eski edebi eserlerinden, bir şiir. GILGAMIŞ ise onun sahnede başka formda hayat bulmuş hali, bir oyun.
Eylül ayında, İO Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında Dasdas'da sahnelenen oyunu bu akşam Zorlu Sky Lounge'da izleyebildim. Mekansal farka ilave bir de oyuncu farklılığı söz konusu idi; Layla Öngel'in sahne yoldaşı Derya Alabora. Derya Alabora'yı en son yine abdürd deneysel bir Mesut Arslan rejisi olan Gece Sempozyumu'nda izlemiştim. Yönetmenin tarzına aşina olunca, bildiğimiz bir destan kendisinin elinde nasıl şekillenir az çok öngörüp ufku baştan açıyoruz:)
Performans alanına girene kadar bize mihmandarlık eden kişiyi, oyun süresince beraberindeki başka bir kişi ile beraber birer pleksi küp içinde, ellerindeki telefonlarla canlı yayın/kayıt yaparken görüyoruz.
Oyunda farklı amaçlarla kullanılan yoğun bir naylon, lateks kullanımı var. Alanın dört bir yanı naylonla çevrili. Bu maddeleri kostüm tasarımında da görüyoruz. Yer yer projeksiyon ile desteklenen interaktif oyunun bir diğer baş unsurı da izleyicisi. Burada bir not düşmek isterim. Oyun öncesinde sırada ve oyun esnasında ayakta durulduğu için ayağınıza rahat ayakkabılar giymenizi öneririm. Bir diğer önerim de, ortam naylonlarla kaplı olduğu için, içerisi sera etkisi misali biraz sıcak, fazla giysileri vestiyere bırakmanız yerinde olur.
Salona (ki burası artık Uruk şehridir) girdiğimiz anda bir yanda tavandan sarkan, latekslere sarılı Enkidu-Layla Önlen, diğer yanda yerde naylon üzerinde yatan Gılgamış-Derya Alabora ile karşılaşıyoruz. Eserin iki erkek karakteri oyunda iki kadın oyuncu tarafından performe edilse de ben kendilerini cinsiyetsiz ya da cinsiyet ötesinde birer mitolojik varlık olarak izledim.
Sonrası sözün bedene karıştığı, bolca sembolizm içeren, peşinden literal olarak gittiğimiz katmanlı bir anlatım. Oyunda bazı karakter geçişlerinde (Layla Önlen Utnapiştim, İştar gibi başka karakterleri de oynuyor) karıştım. Bunun sebebi, görsele biraz fazla kapılıp sözden kopmam. Benzer bir durumu yaşamamanız için bir de önerim olacak; Gılgamış Destanı'nı hiç okumamış ya da okul yıllarında ders olarak görüp unutmuş olabilirsiniz. Oyun öncesi bir özet okuması yapmanız seyrinizi çok daha kolay ve anlaşılır kılacaktır. Böylelikle alt metinleri yakalama imkanı da artar.
Pek çok kişi bu farklı deneyimden bazı anları telefonla kaydetti. Oyun içinde buna bir gönderme de mevcut. Kim bilir belki de eski zamanlardan günümüze ulaşan eserlerde kil tablet ne ise günümüzde cep telefonu, dijital unsurlar odur.
Finaldeki elma metaforu; suların, efsaneye göre Gılgamış'ın gömüldüğü yer olan Fırat Nehri'ni sembolize eder gibi akışı benim favori sahnem. Diyorum ya sembolizmi bol bir oyun, öncesinde eseri ya okuyun ya özetlerine göz gezdirin derim. Bana güvenin, rahat edersiniz:)
Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı olan bizleri; zaman, mekan ve ölüm üzerine tekrar düşündüren oyunda emeği geçenlere teşekkürler.
Gılgamesh / Gılgamış /