Oyun Özeti
Medea… Hani şu ünlü mitolojik kahraman… Tiyatro yazınında ilk kez Euripides’in metninde vücut bulmuştur. İhanet eden kocası yüzünden iki çocuğunu da öldüren bir canavar büyücü olarak tanırız onu. Oysa Medea, M.Ö. insanının ilkelliğinden gün
DEVAMIümüze ulaşana dek çokça değişim göstermiştir.
Çünkü Medea içimizden sahici bir kadın. Vahşiliği ailesinin ona yaşattığından, kıskançlığı sevgisizlikten, büyücülüğü bilgi eksikliğinden kaynaklanmaz mı acaba?
Yunan yazar Andreas Flourakis’in “Medea’nın Başörtüsü” başlığı ile çevirdiğim, Mitos-Boyut tarafından yayınlanan oyununu “Medea’nın Kafası” adı altında sahneye taşımayı uygun buldum. Çünkü Flourakis’in çağdaş Medea’sı zengin ama cahil kalmış bir Doğu’lu kadının Batı’ya göç etme macerasına odaklanıyor. Bu “kafa” tam da Yeni Dünya kaosunun yarattığı insanın zorunlu ya da zorunsuz oradan oraya savrularak yaşadığı “göç” sorunsalını simgeliyor.
“Medea’nın Kafası” “ötekileştirilmiş bir “göçmen”in zavallılığına vurgu yapıyor. “Göçmen Kaderi”…
“Medea’nın Kafası”nı sinematik bir oyun olarak kurguladım. Sahnesel düzlemde ve perdeye yansıyan bölümlerde aynı Medea’yı iki farklı yüzüyle görüyoruz. Sahnede ilkel Medea’yı izlerken, sinevizyonda geri dönüşlerle kendini eleştirme ve geliştirme yolunda bir Medea’yı fark ediyoruz. Doğulu bir kadın olarak Batı’da da “erkek egemen” düzene tutsaklığını tam da günümüz dünyasının gerçekliği içinde endişe içinde gözlemliyoruz.
Bakalım oyunumuzda “Erk”in tutsak aldığı Medea uygarlaşma boyutuna ve “kafasını açabilme” olgunluğuna erişebilecek mi? Eski Yunan kimliği Medea çağdaş düzlemde çocuklarını öldürmeme erdemine sahip olabilecek mi?
Oyunumuzun ucu açık… Karar ve son söz seyircinin…
DAHA AZ GÖSTER