C.A.M Galeri, İsmet Doğan’ın ‘Autos’ ve ‘Appropriation’ serilerinden oluşan, sanatçının melez bir anlatı ve teknik olarak da melez bir üretim olarak kurguladığı işlerinin yer aldığı kişisel sergisine ev sahipliği yapacak. Bu çalışmalarında batı sanat tarihini ‘ucubeleştiren’ Doğan, hazır nesne olarak yeniden üretim tekniklerine de müdahal
DEVAMIe ediyor. Doğan bu sergideki ‘Approprition’ (temellük sanatı) serisini, “Karşılaştığım, maruz kaldığım şeyi yeni bir bağlamda ele alıyorum, müdahale ediyor ve temellük edileni kendime mal ederek yeni bir bağlama oturtuyorum” sözleriyle tarif ediyor.
“İnsan dünyasında her şeyin bir adı var ve şeyler adlarıyla mesken tutuyorlar” diyen ve insan dünyasının ‘sınırı’nın dilin sınırı ile koşutluk içinde olduğuna dikkat çeken Bekir Avcı, sanatçının bu çalışmaları ile temsil sistemine bir çentik attığını söylüyor: “Doğan’ın ‘Autos’ serisindeki tablolarında doğaya ait olanın insansı sınırlardan taştığını görürüz. Doğan, onları yalnızca isimlerinden değil yerlerinden de ederek bunu yapıyor. Üzerlerine mıhlanmış isimleriyle tablolardaki bitki ve böceklerin haritalar üzerine yayılması tam da buna işaret. Bu, kök salmanın sınır tanımazlığı! Doğan, sarı ve küflenmiş olan ‘şey’e “Adı Limon” ya da toz zerresi haline gelmiş olana “Adı Kelebek” diyerek emre itaati reddederken bizi de bu başkaldırıya davet ediyor. Eğer sarı ve küflenmiş olana ya da toz zerresi haline gelen ‘şey’e bir ad verilmese muhtemelen onları sarı bir leke ya da toz zerresine dönüşmüş herhangi bir ‘şey’e benzetecektik. Ama dayatılan isimler bize emrediyor: Bunun “Adı Limon”, şunun “Adı Kelebek” ve işte şuradakinin de “Adı Üzüm”. Doğan, ‘bağlamı bir başka bağlama oturtuyor’ ve dilin sınırları ile alay ediyor. Konulan adlar ile bir yere mıhlanan ‘şey’lerin mekana şartlanışına şerh düşen Doğan, bu indirgemeciliğin karşısına kök salmadaki muazzam zamansallığı koyuyor. Doğan, bizi, mekanı aşarak zamanı düşünmeye çağırıyor. Autos, temsilin tüm sınırlarını ihlal ediyor.”
DAHA AZ GÖSTER