Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
Kuramsal Çerçeve:İnsanın biyolojik, dinsel ve mitik varlığı, tarih ve siyaset bilinci, sanat ile ilgili teşebbüsleri genel anlamda bir neden-sonuç ilişkisi üzerine kuruludur. İki şey birbirine bağlıysa beraber artar beraber azalırlar ya da biri artarken diğeri azalır. Etkenlerden biri diğerinin varlığına neden olur. İki veya daha fazla r DEVAMIaslantısal değişken arasındaki doğrusal ilişkinin yönünü ve gücünü gösteren bu korelasyonlaryüzyıllardır kendini anlamlandırmak isteyen insan için rahatlatıcı, erteleyici ve kurtarıcıdır.Öyle ki, böyle bir durumda iki değişken arasında olumlu ya da olumsuz ilişki insan için yaşamsal faaliyetlerini sürdürmede fren işlevi de görür. Bu temkinlilik ise çoğu zaman kısıtlayıcı ve kuşatıcı bir bilginin sonucudur. İki veri arasında hiçbir ilişki bulunmadığı durumlarda ise nötr bir bağlılaşım(korelasyon) ortaya çıkar ki, bu ‘tesadüf’ ya da ‘şans eseri’ diye değerlendirdiğimiz durumlardır. (İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Kopenhag’ta 12 yıl boyunca şehirde yuva yapan leyleklerle şehirdeki bebek sayısının artış ve ardından azalma göstermesi gibi..).Sergideki işler diğer olasılıkları göz ardı etmeden özellikle bu son durum/olasılık üzerine bir düşünme deneyiminden oluşmakta ve şu sorular açığa çıkmaktadır: Çoğu zaman izah edilemeyen bu birliktelikler;üretkenliği ve yaratıcılığı kapsama dışında bırakan,insan bedeni üzerinde tahakküm kuran kimi yaygın mitleri ve inançları oluşturan basit neden-sonuç ilişkilerinin yeniden düşünülmesi için bir alternatif olabilir mi? Ya da yeni bir neden-sonuç ilişkisini mi tahsis ve temin eder?
Kağıda ya da tuvale akrilik tekniğiyle yapılmış ve iki dönemden oluşan bu işler kısmen belirli referanslarla birbirini tamamlayan işler olup böyle bir kavramsal çerçeveyi yansıtmaktadırlar. Böylelikle alternatif ve eşsiz bir belleğin varlığına olan inancı da gönderme yapabilen her bir işte gözümüze ilk olarak sıradan bir gerçeklik içinde (doğa ve doğaya ait olan, organik imgeler) aşkın/fazla (cinsiyet formları, kostümlü insanlar, meyveler vb.) ve sömürülmüş imgeler (deniz canlıları gibi) çarpar. Gerçeklik uzamındaki bu imgelerin ontolojik olarak bulundukları yer vurgusuyla anlaşılmaz tarafları vardır. Aynı zamanda bakış tarafından algılanan gerçekliğe yansıtılan travmatik bir fazlayı ve hafızayı oluşturmaları ile patolojiklerdir.Aynı zamanda bazı açılardan kimi poetik mantıksızlıklar yansıttıkları için eğlenceli bir karaktere de sahiptirler.
Her durumda da birlikteliklerinin kuvvetle muhtemel bir tesadüf olduğu düşünülebileceği için gerçekliğinve kesinliğin sürekli dokusunda bir kesinti oluştururlar. Böyle bir müdahale ise tanımlı bir zamanı ve mekanı ortadan kaldırır. Yeni bir rota çizilmeye başlandığında ise günümüz toplumu, değerler sistemi ve siyasi karar mekanizmaları tarafından fetiş nesnesi haline getirilen bazı imgelerin arkasında kalanlar, görünmez olanlar su yüzüne çıkmaya başlar. Bunun için bu imgelere sadece öğrenilmiş görme biçimiyle değil yeni bir ilgi haliyle ve daha dikkatli bakmak gerekir. Yani bir bakıma yeni bir görme için öğrenilmiş bir görme biçimin ortadan kaldırılması gerekir.
İşlerde bir özne yoktur, özneler vardır. İnsan olma hali ve duyarlılığı her konseptte görünür kılınsa da topyekün öznenin kendisini oluşturmaz, Çünkü yeni ve alternatif bir varoluş ancak tüm canlıların ve fenomenlerin biradalığı ile mümkün görünmektedir. Doğa görünümleri, yakın ve uzak çevreden kendi çektiğim genellikle bir deneyimimi belirten fotoğraflardan oluşmaktadır. Habitatına uygun olmayan yerlerde konumlandırılmış diğer canlılar ise hem geçmiş yaşantının sembolik birer varyasyonunu hem de her zamana ve hiçbir zamana ait olarak ya da olmayarak zamansız ve mekansızbir belleğin can sıkıntısı ve budalalığa karşı çözüm odaklımüstesna bir temsilini oluşturmaktadır. DAHA AZ GÖSTER