“İplikten Çözülenler”, tekstil malzemelerini yapıtlarında sanatsal ifade aracı olarak kullanan ve tekstil aracılığıyla küresel anlatıların peşine düşen 25 çağdaş sanatçının nesne, resim, yerleştirme ve videolardan oluşan çalışmalarını bir araya getiriyor. Sergi, adını Bauhaus dokuma atölyelerinin en önemli sanatçılarından Anni Albers’ın O
DEVAMIn Weaving (Dokumacılık Üzerine, 1965) adlı başvuru kitabındaki bir ifadesinden alıyor. Sosyo-kültürel ve ekonomik hareketlerin tekstili etkilediğini düşünen Albers, tekstili bu haliyle düşündüğümüzde “tanımlı bir alandan yola çıkıp ilişkilerin gitgide genişlediği bir açıklığa varmanın mümkün olduğunu, böylece öncesinde kenarda kalmış konuların görüş alanına girdiğini” belirtir. Albers, ortaya çıkan yeni açılımların kökeninde “iplikten çözülenlerin” olduğunun altını çizer. Bir metafor olarak kullanılan dokuma iplikleri, farklı kültürlere ait dokumaların uslüplarını, hikayelerini, üretim tekniklerini birbirleriyle ilişkiye geçirir ve bunların arasında yeni bağlar kurulmasına aracılık eder.
Almanya’nın köklü sanat kurumu Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (ifa, Institut für Auslandsbeziehungen) işbirliğiyle gerçekleştirilen sergi, ifa’nın davetiyle Susanne Weiss ile Inka Gressel’in küratörlüğünde, açıldığı her bir sanat kurumunda, o kurumun küratörüyle beraber serginin yeniden tasarlanmasını ve yeni sanatçıların eklenerek sergi temaları arasında yeni bağlar kurulmasını hedefliyor. “İplikten Çözülenler”, Güney Amerika’daki And dağlarında yaşayan halkların quipu geleneğinden, Arjantin’in Wichi topluluğunun dokuma tekniklerine; Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun unutulmaya yüz tutan yazmacılık geleneğini canlandırıp, tekrar hayata geçirme hikâyesinden, Burhan Doğançay’ın Aubusson halı dokuma atölyelerinde gerçekleştirdiği duvar halılarına kadar birçok farklı hikâyeyi bir araya getiriyor. Sergi alanında birbiriyle ilişkiye geçen sanatsal pozisyonları bir araya getirip, tekstil malzemesinin ifade aracı olarak çeşitliliğini inceliyor ve kumaşın sadece bir kumaş olmanın ötesindeki tarihsel, toplumsal ve kültürel anlamlarını sorguluyor.
Serginin iki özel alanından biri, Türkiye’de resim ile nakış, dokuma, yazmacılık geleneği arasında bir sentez kurgulayan ilk sanatçılardan Bedri Rahmi Eyüboğlu’na (1911-1975) ayrıldı. Çok yönlü sanatçının ürettiği yazmalardan bir seçki sergide yer alırken, ürettiği yazma kalıplarının bir kısmı, “İplikten Çözülenler” sergisinde ilk defa izleyicinin karşısına çıkıyor. Sergideki diğer özel alan ise Bauhaus’a ayrıldı. Almanya’da 1919 yılında Walter Gropius tarafından kurulan, sanat ve tasarım eğitimi anlayışına tüm dünyada yön veren bir okul olan Bauhaus’un özellikle dokuma atölyelerine adanan büyük bir yerleştirme sergide yer alıyor.
Dresden’de başlayan, oradan Kuveyt’e ve şimdi de İstanbul’a uzanan “İplikten Çözülenler” sergisi, iplik katmanlarının, atkı ve çözgülerin sistematik, birbirinin içinden geçerek oluşturduğu dokuma yüzeyinin ötesinde, dokumanın çok yönlü sanatsal ifade aracı olarak farklı olanaklarını bir araya getiriyor. Toplumsal, kültürel, tarihsel anlatılar birbiri ardına dokuma ipliklerinden çözülüp bizlerin önüne yeni bağlar oluşturmamız için sıralanıyor.
DAHA AZ GÖSTER