İnsan da diğer tüm canlılar gibi tabiatı gereği durmaksızın bir yaşam mücadelesi içindedir. Doğar, büyür, öğrenir, doyar, doğurur, büyütür ve birikimini paylaşıp hayata veda eder. Fakat insanı diğer tüm canlılardan ayıran bir durumdan da bahsetmek gerekir. Modern dünya bireyleri, kendi mücadelelerini diğer herkes ve her şeyden kıymetli gö
DEVAMIrebilir ve mücadeleleri uğruna diğer canlılara ve/veya kendi habitatlarına zarar vermekte de beis görmezler. Hatta ve hatta, ‘Dünya’nın sonu geliyor’ nidaları bile, aslen insan tabiatının benmerkezciliği sonucu bir yanılsamadır; gezegen Dünya 4-5 milyar yıldır uzay boşluğunda dönmektedir ve gücümüz ne onu durdurmaya ne de sonunu getirmeye yeter. Nihayetinde zararımız, Dünya’dan çok bize olmaktadır; yaşamayı halen tek becerebildiğimiz yer olan bu gezegenin bize sağladığı habitatı yok etmekteyiz. Kimi bilim insanlarına göre gezegene verdiğimiz zarar, geriye döndürülebilir olma eşiğini çoktan geçti bile. Nüfus artışı, doğal kaynakların azalması, eriyen buzullar, gökdelenler, petrol boru hatları ve füze başlıkları derken, vatansız kalıp yollara düşenleri ya da açlık sınırının altında kalan milyonları unutmuyor muyuz? Hepimiz olanlara aslında göz yumuyoruz, niye? Çünkü bireysel olarak kendi mücadelelerimiz her zaman bir yandan devam ediyor, bizi meşgul ve mutlu kılıyor. İnsanın ilginç tabiatı, yaşadığı tabiata hunharca zarar vermeye devam ederken, akıllara Oğuz Atay’ın ‘insan ağaçları kesip kağıt yapan, sonra o kağıda ağaçları koruyun yazandır’ demesi geliyor.
DAHA AZ GÖSTER