İstanbul Modern’in düzenlediği İnci Eviner Retrospektifi, sanatçının 1980’li yıllardan 2010’lara uzanan yaratım sürecini bir araya getiriyor. Sergi, Eviner’in desenden resme, videodan yerleştirmeye, fotoğraftan heykele uzanan zengin ifade arayışının gelişim ve dönüşümünü görünür kılıyor. Eviner’in sanatsal birikimini kronolojik bir akış y
DEVAMIerine, geçmiş ile şimdiyi birbiri içerisine konumlandıran ve sergi mekânını da sergilemenin içerisine dahil eden, farklı bir kurgu ile izleyiciye sunuyor.
Toplumsal, politik ve sosyo-kültürel koşullar içerisinde kadın ve kadın olmaya dair farklı haller üzerine kendine özgü bir ifade alanı aralayan İnci Eviner, Türkiye çağdaş sanatının güncel dönüşümünde etkin rol üstlenen, öncü bir sanatçı. Çocukluktan itibaren etkisi altında kaldığımız tarihsel, söylemsel ve bilinçdışından süreçlerin kadın kimliği üzerindeki yansımalarını araştıran sanatçı, kadın olma halini tek bir imgeye sığmayan, sınırsız bir hayal gücünün alanı olarak tanımlıyor. Her yaştan kadınların gündelik hayat içerisindeki jestlerinden hareket eden Eviner, onlar için uygun görülen temsil biçimlerini ve bu temsilleri var eden yasakları sorguluyor.
Eviner’in çalışmalarının merkezini çizgi ve desen oluşturuyor. Çalışma pratiğinin başlangıç noktasını kağıt üzerine çizgi ile oluşturduğu dışavurumlar olarak tanımlayan sanatçı, sanat tarihine ait alegori, ikonografi, illüstrasyon ve mitolojilerden güncel ideogram ve piktogramlara uzanan, sınırsız bir görsel dilin içerisinde gezinerek kendi imge dünyasını her defasında daha da zenginleştirerek oluşturuyor. Güzel olanın içindeki şiddeti, bastırılmış olanın potansiyelini ve bilinçaltının eşsiz yaratıcılığını iç içe örerek güncel, güncel olduğu kadar da zamansız olduğu izlenimi veren kompozisyonlar kurguluyor.
Sergi sanatçının İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Resim Bölümü’ndeki eğitim sürecinde ziyaret ettiği Darülaceze’de gerçekleştirdiği spastikleri konu edinen desenlerden, eski haritalar, illüstrasyonlar, tıp çizimleri vb. alıntılarla kendi ikonolojisini oluşturmaya başladığı “Coğrafya” resimlerine, yeni bir beden arayışı içerisinde deri malzemeyi işleyerek şekillendirdiği “Tut” ve “Derisiz” adlı yerleştirmelerden 20. yüzyıl görsel kültürüne sinen kadın fotoğraflarını bozuma uğrattığı “Terra Incognito” dizisine, Antoine Ignace Melling’in “Harem” adlı 18. Yüzyıl gravüründen hareketle oluşturduğu ve güncel video sanatının başyapıtlarından biri kabul edilen “Harem” videosundan Avrupa sınır ve kültür politikalarını eleştirdiği “Parlamento” ve “Kırık Manifestolar” adlı video çalışmalarına, geleneğin tekrarı yerine içine sinmiş potansiyeli görünür kılmaya çalıştığı ebru tekniği araştırmalarından sergi için yeni baştan icra edeceği “I DON’T BELONG HERE” adlı duvar çalışmasına kadar İnci Eviner’in kariyerindeki en önemli çalışmaları bir araya getiriyor.
DAHA AZ GÖSTER