Tekniğindeki farklılık, şeffaflık ve hassasiyet aracılığıyla ulaştığı ‘melezleme’yi kaçınılmaz bir hayatta kalma mekanizması olarak gösteren Azade Köker, önceki dönem çalışmalarında ağırlıklı olarak kimlik ve aidiyet konularına değiniyordu, İleri dönem çalışmalarında ise doğayı, kültürel bir yapı olarak müzakere eden Köker, insanlar taraf
DEVAMIından müdahaleye uğramış bir doğanın görüntülerini yaratıyor ve bunları yüzeyde tekrar eden bir desen aracılığıyla tahlil ediyordu.
Yüzey katmanlama ve yeniden işlemeyle görüntünün mükemmelliğini ve okunaklığını bozan ve resimlerin olanaklarını yorumlayan sanatçı, yeni sergisi Her Yerde, Hiçbir Yerde’de, her geçen gün daha da bulanıklaşan, anlamını yitiren sınırlar üzerinden, güncel sosyo-politik ortamdaki bireylerin zorunlu ya da gönüllü yer değişimine ve bu durumun sonuçlarına odaklanıyor.
Günümüzde yaşanan savaşların, gelecekte yaşanacak doğal felaketlerin de habercisi olduğunu ifade eden sanatçı, bu felaketlerin, korunmaya çalışılan ve uğruna savaşlar verilen sınırları zorlayacağını gösteriyor. “Ormanı göremiyorum ağaçlardan,” diyen Köker, doğayı betimlediği çalışmalarında, sınırları belirsiz doğal mekanlar ve yakında anlamını kaybedeceğine inandığı politik sınırlar üzerinden sınırsızlığı vurguluyor.
DAHA AZ GÖSTER