2020’deki Covid-19 pandemi dönemi ve öncesindeki birkaç yılda insanlık Sanayi Devrimi’nden bu yana doğaya verdiği zararın boyutları ve ekolojik dengenin bozulmasının sonuçlarıyla yüzleşmeye başladı. Küresel iklim değişikliği kaynaklı doğal felaketler, henüz yalnızca başlangıcını deneyimlediğimiz büyük bir göç dalgası ve çalışmayan sisteml
DEVAMIerin altını çizen pandemiyle beraber, artık görmezden gelemeyeceğimiz gerçeklerle yüzleşmeye başladık: İnsanın uzun süre merkezine kendini koyarak bir çeşit sahiplik iddiasında bulunduğu yerküre, bizsiz de yaşamaya devam edebilir. Peki türümüz bu bilgiyi özümseyerek doğanın içinde var olmanın daha saygılı yollarını arayacak mı?
“Günün Sonunda”, bu sorgulama halinin yankılarını taşıyan, sömürü ile ortakyaşam, göç ile istila, yapıbozum ile hafıza ve hafıza ile anıtlaştırma arasındaki nüansları kayıt altına alan çalışmalardan oluşuyor. Ursula K. Le Guin’in ilk defa 1972’de yayımlanan “Dünyaya Orman Denir” öyküsünden de yola çıkan seçki, Le Guin’in eserinde “Arz” ismiyle anılan, kaynakları sonuna kadar kullanılmış beton gezegenin bir benzerine dönüşen, üstünde yaşadığımız dünyada kökleniyor. Abartılı tüketim ve bu tüketimi doyurmak için daha da çok üretim, doğanın insan için bir meta ya da “arka plan” olabileceği yanılgısı, bir sonraki yüzyıla damgasını vuracak zorunlu göç gibi konulara mercek tutan eserler, izleyiciyi doğayla kendi ilişkisi üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.
Dünyanın kaynaklarının kâr ve konfor adına gezegenin döngüsü göz ardı edilerek kullanılmasının insanlık için oluşturduğu tehdidin farkına vardığımız bugünlerde, sergi, kolektif geleceğimizdeki ihtimallere şimdinin fenerini tutuyor.
DAHA AZ GÖSTER