Northwestern Üniversitesi’nde dersler verdiği Şikago’da yaşıyor. İstanbul’da sergilediği, bir hocaya öğrencisi üzerinde bu öğrencinin ailesi tarafından tanınan nüfuzu anlatan bir Türk atasözünden adını alan “Eti senin kemiği bizim” bağlama özgü bir projedir. Proje, İstanbul’un Ermeni geçmişiyle güçlü bağlantılara sahiptir. İstanbul’un Art Nouveau binaları, Ermeni nüfusun azalmak üzere olduğu bir dönemde inşa edilmiştir; bu cemaatin bir üyesi olan zanaatkâr Garabet Cezayirliyan, bu yapıların ön c
DEVAMIephesinde, pek çoğu günümüzde de görülebilir durumda olan alçı kalıpların ve duvar süslerinin yapımından sorumluydu. Bu çalışmaya Garabet’in hikâyesi esin verdi. Projenin bir parçası olarak Rakowitz, alçısının içine, köpeklerinki de dâhil, iskelet kemikleri karıştırarak eski bir geleneği sürdürür ve zanaatkârların sanatını ve cemaatlerini överken bile toplumun çelişkileri, paradoksları ve şiddeti üzerine düşünür. Rakowitz’in bu zanaatla uğraşı, bilginin ve becerilerin aktarımıyla, kültürel yok edilişe karşı bir direniş olarak bir geleneğin sürdürülmesi hakkında sorular ortaya atar. Bu projenin son bir bileşeni de, şehrin dört bir yanına yayılmış binaların ön cephelerindeki –tenlerindeki– mimari motiflerde bulunan perdahlamalara dayanır. Bu yönüyle proje, zorla unutturulmuş olan yurttaşların ruhlarını çağırdığı mimari ve kentsel bir “séance” yaratır.
DAHA AZ GÖSTER