Resim yapmayı kendi kendine öğrenen (1936-1942) Antoni Tapies, 1943’te hukuk öğrenimi görmeye başladı. 1946’da öğrenimim yarıda bırakarak kendini tümüyle sanatına adadı. 1945-1947 yılları arasındaki araştırmaları, kolaja ve ıskartaya çıkmış mallardan oluşan gereçlerin kullanımına (sicim ve kâğıt parçaları, vb.) dayanıyordu; bu çalışmalar, ressamın sonunda dada düşüncesini anımsatan yapıtlar yaratmasına yol açtı. Miro ile 1949’da karşılaşması, geleneksel tekniklere yabancı olan gereçleri özgürce
DEVAMIkullanmasını sağladı.
1949’dan 1953’e kadar gerçeküstücülüğün ve Klee’nin etkisinde kaldı. 1953-1954’te kolaj çalışmalarına döndü, resimlerinde kullandığı maddelere kum da karıştırdı. O tarihten sonraki kompozisyonlarında dadanın ya da gerçeküstücülüğün izlerine Taslanmaz: Bunlar tam anlamıyla kişisel olan son derece belirsiz bir üslubun taslağı sayılır. Gerçekten de, bu üslup figüratif olarak nitelenemez ama bununla birlikte elden geldiğince yoğun bir biçimde, dolaysız “görünen”in altında yatan acıklı gerçekliği anımsatmayı amaçlar. 1960 yıllarında, yapıtları temelde “duvar imgesi”, bir başka deyişle gri ya da kahverengi düzlem yüzey çevresinde gelişir veya işaret ya da yazıtlarla (Graffitili Resim, 1969) örtülüdür. Sıkıntı izleriyle iyice ağırlaşmış olan bu garip yüzeylerde sanatçı 1969-1970 yıllarından başlayarak düğümlü paçavralar, torbalar, hatta mamul eşyalara yer verdi. Her zaman daha köktenci olan estetiği yadsımasıyla Tapies günümüzdeki kimi yoksul sanat temsilcilerinin deneyimlerine yaklaşmışa benzemektedir.
1990’da Barselona’da, 2,000 kadar sanatçının yapıtının bulunduğu Antoni Tàpies Vakfı (Fundació Antoni Tàpies) açıldı.Ressamın ayrıca sanat konusunda çeşitli yazıları vardır.
DAHA AZ GÖSTER