İnsan merak ediyor… Hem de ne çok merak ediyor! Medine Çam’ın yazdığı, yönettiği ve büyük bir ustalıkla sahneye taşıdığı bu tek kişilik performans, yalnızca bir oyun değil; bir düşünsel serüven, bir iç yolculuk, bir sahne meditasyonu adeta.
Yaradılış hikâyesinden günümüze uzanan bu anlatıda, seyirci zaman zaman H.Z. Havva’nın beyaz masumiyetinde kayboluyor, zaman zaman Belkıs’ın cehenneminde terliyor, sonra bir anda Hatice ve Köçek Mustafa’nın hüzünlü aşkına kapılıveriyor. Şaşırtıcı mı? Evet. Ama bu şaşkınlık, sahne üzerindeki zekâ ve yaratıcılığın ta kendisi.
Medine Çam’ın doğaçlamaya alan tanıyan yaklaşımı, seyirciyle kurduğu samimi iletişim, yeri geldiğinde bir sigarayı izleyiciden istemesi ya da roman havasını birlikte oynamaya davet etmesi… İşte tiyatronun yaşayan, nefes alan hali! Malzeme eksikliklerini bile oyunun bir parçası haline getirerek, eksik olanı avantaja dönüştürmesi ise cabası.
Felsefi derinliği, gündelik mizahla harmanlayan oyun; şiveler, jestler, doğrudan bakışlar ve içten kahkahalarla sizi bir karakterden ötekine sürüklüyor. Ve oyun bitip şarkı çaldığında şu söz kulaklarınıza değil, doğrudan içinize işliyor:
“Rolümü beğenmedim, söyleyecek lafı az; sen de beğenmediysen, kendi oyununu yaz.”
Bu sadece bir replik değil; kadınların sesi, hayatın içinden bir çağrı, yeni oyunların doğması için bir davet.
Bir sandalyeye oturup izliyorsunuz ama sahneye kalkmış kadar hissediyorsunuz.
Risk alın, bu oyunu görün. Çünkü bazı oyunlar seyredilmez, yaşanır.
İnsan Merak Ediyor / İzmir Halk Tiyatrosu