1995 yılında kurulmuştur
Tiyatro İstanbul, 1984-1994 yılları arasında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi “Şehir Tiyatrolarında” Genel Sanat Yönetmenliği yapan Gencay Gürün tarafından 1995 yılında kurulmuştur. Şehir Tiyatrolarındaki yöneticiliği sırasında pek çok ilkin yanı sıra nitelikli, klasik ve çağdaş tiyatro eserlerini sahneleterek seyircisizlikten batma noktasına gelen 87 yıllık kuruma büyük ivme kazandıran Gürün, 1995 yılında kuruculuğunu ve genel sanat yönetmenliğini üstlendiği “Tiyatro İstanbul”da 6 yıl içinde Türkiye’nin en usta ve en ünlü oyuncularının rol aldığı, Refik Erduran’dan Neil Simon’a, Arbuzov’dan Oscar Wilde’e uzanan seviyeli bir yelpaze içinde 15 eserin sahnelenmesine öncülük etmiştir.
1994-1995 SEZONU
Bir çok özel tiyatronun bir sezon içinde bir tek oyun sahnelemesine karşın, repertuar tiyatrosu anlayışıyla kimi zaman üç dört oyun birden sahneleyen Tiyatro İstanbul, perdesini açtığı 1995 yılında özel tiyatroların gişe kaygısı nedeniyle oynamaya cesaret edemediği C.P.Taylor’un “Nereye Kadar” adlı oyununu sahneleyerek gerek oyuncu kadrosuyla, gerek sahnelediği oyunun konusuyla İstanbullu tiyatro severlerden ilk yılında tam not almıştı. Hitler Almanya’sının 20. yüzyıla bıraktığı en büyük insanlık ayıbı olan Auschwitz Toplama Kampında yaşananlara gönderme yapılan “Nereye Kadar” da Türk Tiyatrosunun ünlü isimleri ; Cüneyt Türel, Haluk Kurtoğlu, ve Tomris Oğuzalp’ın yanı sıra 17 oyuncu daha rol almıştı. Aynı yıl, Bernarde Slade’ın “Bir kadınla bir erkeğin 25 yıl boyunca, yılda bir gün buluştukları otel odası ile geri planda yirmi beş yıl içinde ülkenin ve dünyanın değişimini, Vietnam savaşını, öğrenci hareketlerini” konu aldığı toplumsal içerikli bir oyun olan “Seneye Bugün” oyunu sahnelendi. Bu oyunda da yine Türk Tiyatrosunun çok ünlü iki ismi; Can Gürzap ve Nurseli İdiz rol aldı. Her iki oyunda bütün tiyatro sezonu boyunca aralıksız dolu koltuklara perde açmıştı.
________________________________________
1995-1996 SEZONU
1995-1996 sezonunda İngiltere’nin önemli yazarları Barillet ve Greddy’nin, ortayaş bunalımını konu alan “Çetin Ceviz” adlı eserini sahneleyen Tiyatro İstanbul’un büyük ilgi gören bu oyununda yine isimlerini Türk Tiyatro tarihine yazdıran Cihan Ünal, Nevra Serezli ikilisinin yanı sıra Orçun Sonat, İsmail Hakkı Şen, Ayberk Atilla, Nuran Oktar ve Nazan Kırılmış rol aldı. Çetin Çeviz, o yıl Ankara, İzmir ve Güney bölgesine turne yaparak, adını tüm Türkiye’ye duyurmuştu.
________________________________________
1996-1997 SEZONU
1996-97 sezonuna üç yeni oyunla giren Tiyatro İstanbul bu kez ünlü Rus yazar Alexei Nikolayeviç Arbuzov’un “Eskimeyen Oyun”, ünlü Amerikan yazarı Neil Simon’un “Yeni Baştan” ve İngiliz Raymund Fitzsimons’un “Aktör Kean” adlı oyunlarını sergiledi. Türk Tiyatrosunun iki duayen sanatçısı Nedret Güvenç ve Haluk Kurtoğlu’nun birlikte rol aldığı “Eskimeyen Oyun”, yaşamlarının sonbaharında ve başlarından türlü acılar geçmiş bir kadınla erkeğin duygusal, trajikomik öyküsünü konu alıyordu. Bu oyunla ilgili Hıncal Uluç Sabah Gazetesindeki köşesinde “Tiyatro bir başka şey...İyisinin tadına doyum olmuyor. Eskimeyen Oyun, iyilerinden. Konusu aşk...Sevgi..Gürün’ün Türkçesini hep sevmişimdir. Oyunu, hissederek yeniden yazmış sanki. Eskimeyen Oyun’u, tiyatro seven herkese salık veririm” derken, aynı gazetenin bir başka köşe yazarı Ruhat mengü ise “Ve, işte oyun bu! diyorsunuz sonunda... Nedret Güvenç ve Haluk Kurtoğlu gibi iki usta sanatçıyı Alexei Arbuzov’un Eskimeyen Oyun’unda izlemek büyük bir zevk” diyordu. Milliyet Gazetesinin ünlü köşe yazarı Hasan Pulur, köşesinde “Alexei Nikolayeviç Arbuzov’dan Gencay Gürün’ün çevirdiği oyunu keşke, yaşı kırkı geçen, elliyi aşanlar seyredebilse, hırsızlık, uğursuzluk, dalavere, ortaçağ özlemlerinden başka bir şey duyamaz hale geldiğimiz bu günlerde, unuttuğumuz, insanı insan yapan duyguların hala var olduğunu öğrenebilsek” diye dile getirirken, Müşerref Hekimoğlu Cumhuriyet Gazetesindeki köşesinde “Acı ama gerçek, düzeysiz oyunlarla tiyatro sevgisini, özlemini de yitiriyor insan. Eskimeyen Oyun’la geçmişe de bir yolculuk yaptığımı hissettim, başkent sahnelerinin yıldızlı gecelerini yaşadım yeniden, sönmeyen yıldızlarla parladı gözlerim” diyerek beğenisini ifade ediyordu. Tiyatro eleştirmeni Seçkin Selvi “Tiyatro İstanbul, belki raslantısal belki bilinçli bir biçimde, duyguların yaşlanmadığı, hele hele hiçbir zaman yok olmayacağı noktasında örtüşen bir oyun sergiliyor bu yıl. Eskimeyen Oyun” diye yazarken, yazar ve eleştirmen Selim İleri ise Türkiye’nin sanata ve sanatçıya olan bakış açısını Cumhuriyet gazetesinde şu cümlelerle dile getiriyordu “ Sevgili biricik Nedret hanım, sevgili biricik Haluk bey. Eskimeyen Oyun uygar bir ülkenin kültür başkentinde oynansaydı, bütün televizyonlar sizleri davet eder, bütün dergilerin kapaklarında sizlerin fotoğrafları basılır, bütün gazetelerde sizler için uzun uzun teşekkür yazıları çıkardı. Eskimeyen Oyun, benim için yeni yıl armağanıydı. Sanat coşkusuyla donandım. Emeği geçenlere nasıl teşekkür edeceğimi çözemiyorum. En çok onların yeni yılı kutlu olsun” .
“Eskimeyen Oyun”, seyirciden gelen yoğun istek üzerine sonraki sezonlarda da sergilenmiş, bir çok kente turne yapmıştı. Tiyatro İstanbul’un 1996-97 sezonunda sahnelediği ikinci oyun, dünyaca tanınmış Amerikan yazarı Neil Simon’un kendi yaşamından bir kesiti sunduğu “Yeni Baştan” adlı duygusal bir komediydi. Cihan Ünal, Berna Laçin, Cem Davran ve Esra Akkaya’nın başrolünü paylaştığı oyun, karısı öldüğü için depresyona girmiş bir yazar ile kocasından ayrılmış genç bir aktris arasındaki ilişkiler yumağını güldürü tarzıyla ele alıyordu. Seyircinin büyük ilgisi üzerine sonraki sezonlarda da perde açan “Yeni Baştan” eleştirmenlerden de olumlu puanlar almıştı. Ünlü tiyatro eleştirmeni Yaşar İlksavaş Gazete 13’deki köşesinde “Yeni Baştan, Tiyatro İstanbul’un kalitesini bir kez daha ortaya koyan düzeyli bir oyun” diye söz ederken, Hıncal Uluç Sabah Gazetesinde “Adam Neil Simon...Dünyaca ünlü yazar! Neil, yaşadıklarından esinlenerek bir oyun yazmış. Yeni Baştan’ı bir defa, içerdiği bu sevgi dolu mesajdan dolayı çok sevdim. Hele bir de sahnede izlediklerinizin masal değil, gerçek hayattan alınmış olduğunu bilince...” diye duygularını dile getirmişti. Hürriyet Gazetesinde Lale Barçın İmer ise oyunla ilgili şunları yazmıştı :” Eğer uzun süredir gitmediyseniz, gidemediyseniz, yavaş yavaş bu alışkanlıktan koptuğunu hissediyorsanız, o halde yeniden bu ‘büyüye’ ısınmak için uygun bir seçim olabilir “Yeni Baştan”.
Tiyatro İstanbul’un o sezon sahnelediği diğer bir oyun da Raymund Fitzsimons’un dünyaca ünlü bir yapıtı olan “Aktör Kean”dı. Tiyatro tarihinin en yetenekli, en şaşırtıcı oyuncularından biri olan Edmund Kean’ın yaşamını konu alan bu olağanüstü oyunda aktörü, Türk Tiyatrosunun tartışılmaz oyuncusu Cihan Ünal canlandırmıştı. Ünal’ın büyük bir performans göstererek Kean’ın yaşamının değişik kesitlerini canlandırdığı piyes, kalitesiyle seyircinin büyük ilgisini çekerken, tiyatro eleştirmenlerinden de tam not almıştı. “Aktör Kean” başta Ankara olmak üzere Türkiye’nin bir çok iline turne yapmıştı.
________________________________________
1997-1998 SEZONU
1997-98 sezonunda Tiyatro İstanbul, seyircisine bir sürpriz yaparak, Fransa’da Moliere, İngiltere’DE Olivie ve Amerika’da Tony ödüllerini kazanan, aynı anda dünyanın 125 ülkesinde birden sergilenmekte olan bir oyunu sahneye koydu. Yasmina Reza’nın yazıp, Gencay Gürün’ün Türkçeleştirerek sahneye koyduğu “Sanat”adlı oyunda seyirci bir başka sürprizle daha karşılaştı. Oyundaki rolleri Türkiye’nin tartışmasız en büyük üç aktörü; Cihan Ünal, Can Gürzap ve Cüneyt Türel oynuyordu. On beş yıldır sıkı fıkı bir ilişki sürdüren üç erkek arkadaşın, içlerinden birinin sanatsal niteliği su götürür bir tabloyu astronomik fiyata satın almasıyla birlikte kişiliklerin, ilişkilerin ve dostluk kavramının yepyeni bir ışıkta sorgulandığı oyun öylesine büyük bir ilgi gördü ki, sonraki sezonlarda da sahnelenmeye devam etti. Hıncal Uluç Sabah Gazetesindeki köşesinde oyunla ilgili “Harika...Bir tiyatro harikası Sanat! Hayatımın en unutulmaz oyunlarından biri. Eğer tiyatrodan nefret ediyorsanız beni dinleyin, bu oyuna gidin, nasıl sevmeye başladığınızı göreceksiniz. Anlatacak kelime bulmakta güçlük çekiyorum. Oyun sırasında kendimi tutmakta güçlük çektiğim gibi...Gencay Gürün, Yasmina Reza’nın oyununu enfes bir Türkçe ile çevirmiş ve oyunu bizzet yönetmiş. Sahneye koyuş da harika. Sanat’ta herşey harika. Ne yapın bu oyunu mutlaka görün. Yılın değil, son yılların oyunu çünkü” derken, Radikal Gazetesinde Sibel Arslan Yeşilay “Dünyanın bir çok ülkesindeki tiyatrolarda sergilenen son yapıtlarından “Sanat”ın ülkemizde ilk kez, Tiyatro İstanbul’da sahneleniyor olması, harika bir şey” diye duygularını dile getiriyordu. Tiyatro Tiyatro Dergisinde Ali Neyzi, Türkiye’nin en büyük üç aktörünün Sanat oyununda bir araya gelmesiyle ilgili “İtiraf etmeliyim. Tiyatro İstanbul ve yöneticisi Gencay Hanımın asıl başarısı bu üç ustayı bir araya getirmekte olmuş. İstanbullu tiyatro severlere hakiki bir şölen sunan Tiyatro İstanbul’a teşekkür etmemiz gerek” diye yazarken, Gazete dergisinde tiyatro eleştirmeni Yaşar İlksavaş “ Sanat, tiyatro gerçeğiyle yaşam gerçeğinin kesiştiği, hatta örtüştüğü, tiyatronun büyüsünü, tiyatronun hazzını yaşatan, bu mevsimin en önemli, üzerinde en çok konuşulacak oyunlarından biri. Kısaca özetlersek, bu oyunu görmemişseniz çok şey kaçırmışsınız demektir” diyordu.
________________________________________
1998-1999 SEZONU
TİYATRO İSTANBUL PROFİLO KÜLTÜR MERKEZİNDE
1998-1999 sezonuna gelindiğinde Tiyatro İstanbul, Balmumculardaki Atanur Oğuz İstek Vakfındaki salonunun onarımı nedeniyle perdelerini bu kez İstanbul’un en elit, en modern salonlarından Mecidiyeköy’deki Profilo Alışveriş Merkezinin içindeki salonunda açıyordu. Yeni salonla birlikte yeni iki oyun da İstanbulluların beğenisine sunuluyordu. Ünlü gazeteci, yazar Refik Erduran’ın “Susurluk Olayına” gönderme yapan, sebep-sonuç ilişkilerini konu aldığı “Seher Vakti” adlı oyunla, İngiliz yazarlar Barillet ve Gredy’nin yazdığı “Acaba Hangisi” adlı oyun. Ayşen İnci, Yosi Mizrahi, Osman Gidişoğlu ve Funda Şirinkal’ın rol aldığı “Seher Vakti”, devlet, polis, mafya ilişkisine pencere açan konusuyla seyirciden büyük ilgi görürken, eleştirmenlerin de övgüleriyle karşılaşmıştı. Pınar Çelikel Sabah Gazetesinde “Hani “seher vakti” başlangıçlar için en temiz zamandır ve insanın içine umut tohumları eker ya, işte ondan Erduran oyununa bu adı yakıştırmış” diye yazarken, Gül Erçetin Cumhuriyet gazetesinde “...Tiyatro İstanbul, yeni sezonda izleyicisiyle buluşturduğu iki perdelik bir kara komedi ile devlet-mafya, polis üçgenindeki gerçek patronu arıyor” diyerek gözlemlerini dile getiriyordu.
Tiyatro İstanbul’un aynı sezonun ikinci oyunu “Acaba Hangisi”nde ünlü tiyatro oyuncusu Nevra Serezli birbirine zıt iki kız kardeşi canlandırırken, ona yine Türkiye’nin önemli sanatçıları Korhan Abay, Argun Kınal, Emin And, Memet Ali Alabora, Özgür Özgülgün, Mübeccel Vardar eşlik ediyordu. “Acaba Hangisi” kısa zamanda kapalı gişe sergilenerek Tiyatro İstanbul’un seviyeli repertuar seçimindeki başarısını bir kez daha gündeme getirmişti. Tiyatro eleştirmeni Kami Suveren, Türkiye Gazetesinde “Oyunun Türkçesi sade. Kostüm, dekor ve ışık da güzel. Ve bütün bu güzellikleri şiir gibi bir yorumla sahneye koyan Gencay Gürün’ü kutlamak istiyoruz” derken, Radikal Gazetesinde Şehnaz Pak “Bu güne kadar genellikle insan psikolojisini öne çıkartan oyunları sahneleyen Gencay Gürün ‘Acaba Hangisi’nde bu kez içinde daha fazla fars öğeleri bulunan bir oyuna imza atıyor.” diye yazıyordu.
________________________________________
1999-2000 SEZONU
1999-2000 sezonunda Tiyatro İstanbul, repertuar tiyatrosu olma geleneğini bozmayarak üç değişik oyunla perdesini açmıştı. En önemlisi de ünlü İngiliz yazarı Oscar Wilde’ın ölümünün yüzüncü yılını dünya tiyatrolarıyla birlikte aynı anda anmak amacıyla onun anısına “İdeal Bir Koca” adlı oyununu sahnelenmesiydi. Dünyanın önemli ve büyük tiyatroları Oscar Wilde’ın ölümünün 100. yıldönümü dolayısıyla yazarı çeşitli oyunlarıyla anarken, Türkiye’de bu misyonu yüklenen tek özel tiyatro, Tiyatro İstanbul olmuştu. Gerek kadrosu gerekse de dekor ve kostümleri bakımından ancak ödenekli bir tiyatronun karşılayabileceği bütçeye sahip olan “İdeal Bir Koca” Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün’ün idealist yaklaşımıyla sahnelenerek dış basında da yankı uyandırmıştı. Oyun, çevresinde dürüstlüğü, güvenirliliği, çalışkanlığı ile tanınan bir politikacının, ilk servetini gizli bilgileri borsaya sızdırarak elde etmesi nedeniyle yıllar sonra bir şantajla karşılaşması ve kendisiyle hesaplaşmasını konu alıyor. Günümüz siyasetiyle büyük benzeşmeler gösteren oyunda yine Türk Tiyatrosunun en büyük ustaları, Can Gürzap, Arsen Gürzap, Nurseli İdiz, Kazım Akşar, Kemal Bekir, İlkay Saran ve Şehnaz Çakıralp bir araya geldi. Ruhat mengü Sabah gazetesindeki köşesinde “Tiyatro İstanbul başarıdan başarıya koşuyor. Oscar Wilde’ın “İdeal Bir Koca” oyunu kusursuz bir yapıt. Sıkılmadan izleyeceğiniz, sanatçılarınızın başarısıyla gurur duyacağınız, tiyatro zevkini doya doya yaşayacağınız bir oyun...Gencay Gürün’ün sahneleme, kadro seçimi ve çeviri konusundaki başarı grafiği hızla yükseliyor. Mecidiyeköyde Profilonun tiyatro salonunda sahnelenen İdeal Bir Kocayı kaçırmayın diyorum” diyerek beğenisini satırlara dökerken, Cenk Koray Akşam gazetesinde şunları yazıyordu: “Wilde sanki ülkemizi yukardan seyretmiş de bu oyunu bizler için yazmış. Aslında İngiltere’yi anlatıyor ama oyundaki oyuncuların İngilizce olan isimlerini Türk ismi yapsanız, hiç yadırgamadan sanki olay Türkiye’de geçiyor intibaına kapılabilirsiniz. Oyunu nefis Türkçesiyle Gencay Gürün tercüme etmiş ve sahneye koymuş. Ellerine sağlık”
Diğer bir oyun, A.R. Gurney’in “Sylvia” adlı ilginç bir yapıtıydı. Semra Karamürsel’in Türkçeleştirip, Gencay Gürün’ün sahneye koyduğu oyun, bu güne kadar benzerine rastlanmamış insan-köpek ilişkisini konu alan bir oyundu. Metin Serezli’nin köpeğine aşık, Nevra Serezli’nin kocasını köpeğinden kıskanan ve İnci Türkay’ın da köpek rolünü canlandırdığı oyun, konusu itibariyle bir anda sanat dünyasının gündemine oturmuştu. Cenk Koray Akşam gazetesinde “ Bu oyunu mutlaka görmelisiniz dostlar. Ama eğer içinizde hayvan sevgisi yoksa, bir köpek gördüğünüzde onu okşamak gelmiyorsa içinizden, yine de gidin. İki ihtimal var. Ya güzel bir oyun seyrettim dersiniz ya da bakarsınız birden hayvan sevgisi doluvermiş içinize. Teşekkürler Gencay Gürün, teşekkürler Serezli’ler ve İnci Türkay” yazarken, Dünya gazetesinde Nermin sayın “ Dekor tek kelimeyle eşsiz. Bir de Sylvia dahil tüm oyuncuların çok sık kostüm değiştirdiklerine tanık olacaksınız oyun boyu. Hepsi de çok şık” diyerek dekor ve kostümün zenginliğine dikkat çekiyordu. Hıncal Uluç, Sabah gazetesinde “Harikulade keyifli, harikulade duygulu bir oyun, Siylvia. Köpek sevgisini işleyen, benim seyrettiğim ilk tiyatro oyunu. Ve de bir harika. Mutlak ama, mutlak görülmeli” diyerek beğenisini ifade ederken, oyundan etkilenen ünlü spor yazarı Turgay Şeren Hürriyet Gazetesindeki sütununda “Bir sevgi hikayesi ancak bu kadar güzel oynanır ve ancak bu kadar güzel anlatılır” diyerek duygularını ifade ediyordu. Milliyet Gazetesinden Elif Korap ise Tiyatro İstanbul’un nitelikli repertuarıyla ilgili Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürünle yaptığı röportajında “Tiyatro İstanbul, daha çok çağdaş oyunlarla izleyici karşısına çıkıyor. Gencay Gürün’e göre bir oyunun günceli yakalaması, çağdaşımız olması önemli. Klasikleri de oynamak istiyoruz, ancak bunların kadroları çok kalabalık oluyor ve özel tiyatronun bütçesini aşıyor” diye dile getiriyordu.
Aynı sezonun üçüncü oyunu olan “Altın Göl”, ancak ödenekli bir tiyatronun repertuarında yer alması gereken bir oyunken, Tiyatro İstanbul repertuarındaki kalitesinden ödün vermemek için, Ernest Thompson’un filmi de yapılan duygusal, aşırıya kaçmayan, tebessüm ettiren bu piyesini hem Balmumcu İstek Vakfında hem de Profilodaki sahnesinde sergiledi. Yaşlı ve karamsar bir adamın küçük bir çocuk sayesinde hayata bağlanmasını,dünyaya daha iyimser ve olumlu bakmasını konu alan “Altın Göl”de Türk Tiyatrosunun iki duayeni Nedret Güvenç ve Haluk Kurtoğlu’nu bir araya getiren oyunda Çiğdem Tunç’da rol almıştı. Değerli tiyatro eleştirmeni Kami Suveren, oyunla ilgili görüşlerini Türkiye gazetesindeki sütununda şöyle açıklıyordu. “ Tiyatromuzun iki devasa sanatçısı, bu oyunda gene doruğa yükseldiler, iki sanatçının, canlandırdıkları yeni bir dünya. ..Bu arada İstanbul’a böyle mükemmel bir sahne kazandıran, yeniden kurduğu her sahneye bir hayatiyet veren Gencay Gürün’ü kutlamak isteriz”.
________________________________________
2000- 2001 SEZONU
2000-2001 sezonuna da hızlı giren Tiyatro İstanbul, bu dönemde de repertuarını genişleterek üç oyun sahneledi. İlki, Willard Simms’in yazdığı “Zelda-Caz Çağının Kraliçesi” adlı tek kişilik bir oyundu. Selim İleri’nin yönetip, Deniz Türkali’nin oynadığı bu tek kişilik oyunun müziğini Önder Foçan, dekorunu ise Nilgün Gürkan hazırladı. Oyun, Türk okurlarının “Muhteşem Gatsby” ve “Geceler Güzeldir” adlı romanlarıyla tanıdığı Scott Fitzgerald’ın karısı Zelda Fitzgerald’ın yaşamını konu alıyor. Kendisi de yazar, balerin ve ressam olan Zelda Fitzgerald, caz çağının Lady D’si olarak anılmakta ve renkli kişiliğiyle olduğu kadar şu sıralarda Fransa’da çok gündemde olan “Valsi Bana Sakla” adlı romanıyla da tanınmaktadır.
İkinci oyun yine ünlü yazar Neil Simon’un “Tuhaf Bir Çift” adlı eseriydi. Nurseli İdiz, Arsen Gürzap, Metin Arslan, Yunus Güner, İnci Türkay, Tiraje Başaran ve Şahnaz Çakıralp’ın rolleri paylaştığı oyun, büyük şehirde yaşayan kadınların yalnızlık, seks ve evlilik yaşamlarını konu alıyordu. Broadway’de oynandığı zaman Amerika’nın en büyük ödülü olan Tony ödülünü alan “Tuhaf Bir Çift”, çok iyi anlaşan arkadaşların bile aynı evi paylaşınca yaşayabilecekleri sorunları irdeliyor. Hıncal Uluç Sabah Gazetesindeki köşesinde “ Kusursuz bir oyun Tuhaf Bir Çift. Son yıllarda gördüğüm en güzel tiyatro oyunlarından biri. Mutlak, ama mutlak görmelisiniz. Hadi bugün kendinize ve dostlarınıza bir hoşluk yapın, gidin Mecidiyeköy Profilo Center’e. Dönüşte bana değil Gencay Gürün’e teşekkür edin. Bu güzellik bize, onun bitip tükenmez tiyatro aşkı, sevgisi ve idealizmi yüzünden ulaşıyor çünkü. Teşekkürler Gencay hanım. Teşekkürler” diyerek beğenisini ifade ederken, Radikal Gazetesinden Şehnaz Pak “ Tiyatro İstanbul’un sahnelediği ‘Tuhaf Bir Çift’i özellikle iki başrol oyuncusunun yorumu eşliğinde, seyirciyi eğlenceli bir oyuna tanık edebilen, sezonun en iyi komedilerinden biri” olarak nitelendiriyordu.
Ve geçtiğimiz yılki sezonun son oyunu yine kaliteli ve seviyeli bir güldürüydü. Alan Aycbourn’un yazıp, Can Gürzap’ın sahneye koyduğu “Terlik” oyununda başrolleri ünlü tiyatro oyuncusu Erhan Yazıcıoğlu, Ayşen İnci, Doğa Rutkay ve Şencan Güleryüz paylaşmıştı. Tipik bir aile komedisi olan oyun, aşk ve aldatmayı konu alıyor.