Nereye aitiz? Köklerimiz nerede? Neyi hatırlıyoruz?
Neden hatırlıyoruz? Neye özlem duyuyoruz?
Eugène Ionesco’nun Kel Şarkıcı’sı ve Samuel Beckett’ın Godot’yu Beklerken’inden önce yazılan absürt tiyatronun öncüllerinden
DEVAMI biri olarak kabul edilen Yüreğim Dağlardadır, 1914 yılının Fresno, Kalifornya’sında yolunu kaybetmiş, kendini dünyadan kopmuş gibi hisseden eski bir Shakespeare aktörü Mac Gregor’un, yaşlı bir anne, oğlu ve torunundan oluşan çekirdek aile ile karşılaşmasının üzerine kurulu.
Oyunun dramaturjisi, William Saroyan’ın oyun önsözünde bulunan “Dünyanın şairlerine. Hayatları şiir olan o basit ve yüce insanlara. Yaşlanmış çocuklara, çocuk olan çocuklara. Dağlardaki yüreğe.” ifadesinden ilhamla şekilleniyor ve tüm öykü çekirdek ailenin çocuğu Johnny’nin gözünden aktarılıyor.
Seyircisini kök, toprak, hafıza, aidiyet, hasret gibi kavramlar üzerinde düşünmeye davet eden oyun, birbirini şefkatle kabul eden karakterleriyle, her bakımdan hafızasızlaştırılmaya çalışılan bir kültür kentinde, bizlere beraberce sürdürdüğümüz varoluş mücadelesini hatırlama olanağını son derece naif bir dille anlatıyor.
DAHA AZ GÖSTER