Türkiye’deki kanto geleneğinin öncüsüydü Peruz Terzakyan. O yıllarda adları Peruz Hanımla İstanbul’da dilden dile dolaşan Şamran, Minyon Verjin, Violet, Amelya, Flora ve diğerleri toplumda var olan önyargıları kırdılar. Tiyatroda kadınları
DEVAMIn da olabileceğini gösterdiler. Hikâyelerinden bazıları günümüze kadar geldi, bazıları ise tarihin tozlu raflarında kaybolup gitti. Gülhane Hatt-ı Hümâyûnu’yla başlayan modernleşme serüveninin sancıları arasında cesaretleriyle öncü bir yer edindiler. Her ne kadar siyasetin dışında kalmaya çalışsalar da, yaşam derinden etkilenmekteydi. Balkan Savaşı yenilgisi ardından bir de Dünya Savaşları başlamıştı. Mütareke yılları, Kurtuluş Savaşı ardından kurulan Cumhuriyet… Tüm bu değişen siyasi iklim Tuluat Tiyatrolarını da etkilemişti. Artık yeni Çağdaş Tiyatromuz inşa ediliyordu. Peruz Hanım kırk iki yıl sahnede kalıp Afet-i Devran namını yürüttü. Dile kolay. Kantosunu yazan, yazmakla kalmayıp sahneleyen, musikiden anlayan, dans bilen Peruz Hanım.Yolumuzu açtığınız için minnettarız.Hep harcadık, biriktiremedik. Hadi bakalım sadece hayatta kalmakla yetinmeyin. Bir şeyler yapın, hatırlayın… Siz de istifleyin. Afet-i Devran Peruz Hanım'ı, Şamran'ı, Virjin'i, Amelya'yı, Zarife'yi ve daha kimleri, kimleri… Tiyatro ve kanto Peruz'un burasındaydı. Yani içinde. Gökten üç elma düşmüş… Biri anlatana, biri dinleyenlere, biri de Peruz’un başına düşmüş.
DAHA AZ GÖSTER