Sahip olunan her şeyi insanlığın iyiliği için kullanabilecekken, başkalarının istekleri için boyun eğdiğimiz, yapmaya kendimizi mecbur hissettiğimiz şeyler, aslında sesimizi çıkartamadığımız, direnmeye cesaret edemediğimiz, “mecburum” diyer
DEVAMIek sorumluluğu üstümüzden atmaya çalıştığımız şeyler değil midir? Peki ya seçimlerimizin sadece bir yere gitmek, her gün aynı işi yapmak, birilerinin gönlünü hoş etmek kadar basit şeyler olmadığı durumlarla karşılaştığımızda, yine sorumluluktan kaçmak, bizi yalnızca gözden çıkarılacak milyonlarca piyondan biri olarak görenlerin isteklerini yerine getirmek, bizi temize mi çıkartacak? Vicdan denilen doğru sözlü yargıcımız, bizi mahkum edip, her anımızda cezamızı tekrar ve tekrar hissettirmeyecek mi? Çığrından çıkmış bir zamanın insanları olarak, “iyi insan” olmayı artık hatırlamak zorundayız, işte asıl mecburiyetimiz bu olmalı. Tıpkı Ariel Dorfman’ın dediği gibi “Cesaret tek bir sesle başlar.”
DAHA AZ GÖSTER