Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
“Bir pazar günü; onuncu yaş günüm. Annemle babam kocaman bir pasta yaptırmış, yanında bir sürü börek çörek… Bütün arkadaşlarımı da çağırmışlar. Bir de Orhan Amca var, babamın liseden arkadaşı. O neden orada bilmiyorum. Geçerken mi uğramış n DEVAMIe. Doğum günümü kutluyoruz.
Annem “Bir dilek dile.” dedi. Aklıma o çok beğendiğim Spider Man’ in oyuncağı geldi. Bir de lunaparka gidip her şeye binmek; ki o zamanlardaki lunaparklar şimdiki gibi değildi. Daha tehlikeliydi ve ben hepsine hiç korkmadan binebiliyordum. Çok eğlenceliydi!
Çok kararsız kaldığımı hatırlıyorum. Bir de bunlardan da büyük bir dilek dilemek istediğimi. Her seneki dileğimi diliyorum ben de, “Allah’ım çok mutlu olmak istiyorum! Çok mutlu olmak istiyorum!”
On tane kocaman kocaman mumu tek nefeste söndürdüm. Hediyeleri açtım. Pasta yedik. Dans ettik. Oyun oynadık. Sonra misafirler gitti. Herkes erkenden yatmalı, ertesi gün okul var ya. Doğru yatağa. Hemen uykuya dalmışım. Çok mutlu olduğumu, sürekli gülümsediğimi falan hatırlıyorum.
Gece yarısı. Birden uyanıyorum. Çok korkmuşum. Kâbus görmüşüm. Kalkıyorum. Annemlerin yatak odasına gidiyorum. Kapı aralık. İçeri yavaşça giriyorum. Annemle babamı görüyorum. Biri daha var. Orhan Amca…”
“Küçük”, var olan düzenden-yaşayış biçimlerimizden çocukların ne ölçüde etkilendikleri, yarattığımız şiddet ortamında bu şiddet olgusunu nasıl deneyimleme arzusu içinde olduklarını tartışıyor.
“Genç bilebilseydi, yaşlı yapabilseydi…”
Sigmund Freud DAHA AZ GÖSTER