Bu güçlü ve şimdiye dek belki de binlerce kez sahnelenmiş oyun, bir tragedya. Ancak biz yolculuğumuza, Lear'ın ve çevresindekilerin hikâyesini; Lear'a en yakın kişi olan, bütün gerçekleri ve fikrini hiç çekinmeden dillendirebilen, fakat her
DEVAMI nasılsa oyunun bir yerinde kaybolan ve bir daha adı bile geçmeyen, Soytarı'nın gözünden başladık.Oyunun o bilinmedik anında kaybolan Soytarı, yanına aldığı bu hikâyeyi, başka soytarılarla yeniden anlatmayı seçse; Lear'ın yaşadıklarını, hem de kendi gözünden paylaşmayı tercih etse, ortaya ne çıkardı? Bu nedenle oyunu grotesk dille yeniden yaratmak ve seyirciyle "soytarıca" bir Lear hikayesini paylaşmak istedik. Groteskin o acıtıcı gerçekliğiyle baş başa kalmak... Jan Kott, Çağdaşımız Shakespeare adlı kitabında şöyle der: "Tragedya rahiplerin, grotesk soytarıların tiyatrosudur." Belki de yapmaya çalıştığımızı en iyi özetleyen sözleri de buradan yola çıkarak dillendirebiliriz: "Biz, ‘Kral Lear'ı rahiplerden çalıp, soytarılara teslim ettik..."
DAHA AZ GÖSTER