İki şey… Bir: Atınız çürümüş, hanımefendi. Ve ikincisi: Savaş sona erdi.
On yıl süren savaşın ardından insanlığı dahil her şeyini kaybetmiş, çürümüş et kokusunun izinde yolları kesişen, açlık sınırında iki kadın, bir çocuk.
DEVAMIbr />
Cehennemden savaşın un ufak ettiği evine geri dönen hasta bir asker.
Yıkımın geçmişi sıfırladığı, bilinen her şeyi geçersiz kıldığı bir dünyada, enkazın içinde bulduklarından kendine yeni bir hayat, yeni bir ev yapabilir mi insan?
Yeniden yeşerir mi toprak, balıklar geri döner mi ırmağa? Tekrar tutunabilmek için kim neyini feda edebilir, kim neye göz yumabilir, kim neye inanabilir?
Kim olduğunu unutup geçmişe sırtını dönerek en baştan başlamanın bedeli ne? Hayatta kalmış olmanın nesi şans?
Fesleğenimiz olacak. Ve mercanköşkümüz. Ve maydanozumuz. Balık kızartacağım, maydanozla birlikte yiyeceğiz. Ve limon otu. Ve kekik.
Ve eğer her şey yolunda giderse, arka bahçeyi kazıp marul yetiştireceğim. Çocuk, marul ve elma yiyerek yaşayacak.
Savaşın kazanan tarafı yoktur, savaşta herkes kaybeder.
DAHA AZ GÖSTER