Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
Yeterli oy sayısına ulaşılamadığı için puan gösterilemiyor.
Oyun Özeti
’Türkü tadında bir Tiyatro oyunu’’
Şu bir gerçektir ki; gözlerini yitiren Âşık Veysel, kaderin ona verdiği bu cezanın tecellisini dünyaya adi gözle değil, mana ve hikmet gözüyle bakmakta bulmuştur. Evet, gözleri görmedi ama onun kalb DEVAMIinden dünyaya bin bir göz açıldı. Kimilerine göre karanlıktı ama ona sorsanız küçük dünyasında açılan pencereyle gözleri görenlerden çok daha güzel şeyleri görür ve hissederdi…
Hayatı sadık yari kara toprakta başlamıştı Veysel’in. Köyünün çevresindeki ejderha dağları dağlar her bahar çiçek açarken o imtihan dünyasında hep dert açan uzun ince bir yolun, iki kapılı bir hanın içinden gelip geçecekti ve vardır bir hikmeti diyerek susacak ve sabredecekti. Küçük Veyselin imtihanı dünyaya gelirken başlamıştı. Minik veysel günümüzün el üstünde tutulan narin çocukları gibi bir hastane köşesinde hemşirelerin kucağında doğmayacaktı. Gülizar ana, bir tarla dönüşü ağrılarına dayanamayıp 1894 yılının Ekim ayında bir çalılığın dibinde doğuruverecekti onu. Eteğine sarıp sarmalayacağı yavrusunu çorak damlı evinin tezek kokan ocağının önüne konulan ağaç beşiğe kadar zorlukla getirecekti. Ali ‘den sonra Babası Karaca Ahmet’in ikinci oğlu daha sonra doğacak olan ablası Elif’le ailenin üçüncü ferdinden biri olacaktı. İşte hikâyemiz o günlerin sıkıntısıyla mücadele eden o minik veyseli sahnemize taşıyacaktır.
Oyunumuzu seyrederken kani olacağınız bir gerçekle karşılaşacaksınız. Gözlerini yitiren Büyük Usta Âşık Veysel, kaderin ona imtihan olarak verdiği sıkıntılara şükrederek hayata dünya gözüyle değil de, mana ve hikmetle bezenen gönül gözüyle bakmakta huzur bulmuştur. Evet belki ustanın gözleri görmedi ama onun kalbinden yayılan mısralar, insanlarımızın karanlık dünyalarına ışık tutabilecek yol rehberi olacaktı. DAHA AZ GÖSTER