İkinci dünya savaşının ortasında, Parga kentinden İzmir kentine sandalla göç etmek zorunda bırakılan insanlardan Alto ve Dalya’nın, nereden gelip nereye gittiği belli olmayan bir sandaldan düşen ya da atılan bir bebeği denizden yarı ölü kur
DEVAMItarmasının ardından; Parga ismini verdikleri günümüzün sokak insanının yaralarının, hiçbir zaman hiçbir yere ait olmayan yaşamının, hiç bilmediği köklerini arayışının, ömür boyu boğulmasından kalan aklı yarım dünyayı farklı algılayışının hikayesi…
40 yaşlarında yarım akıllı bir adam. 1945’te denizden çıkartıldığında en fazla altı aylık bir bebek… Sandaldan düştüğünde ya da atıldığında boğuluyor, nefessiz kalıyor Parga. Dedem diyeceği Alto yaşama döndürüyor Parga’yı... Nenem diyeceği Dalya Hanım bağrına basıyor. Düşündüğü başka, söylediği başka... Boğulduğu günden beri aklı başka... Kuşların dilini anlar denilen Parga...
Parga’nın ömürlük süren “Atıldım mı? Düşürüldüm mü?” muamması… Denizin ortasında başımda “Karga, Yarasa, Baykuş savaştı; İbibik kazandı” diye diye savaşın, yitirilmişliğin, aidiyetsizliğin içinde çaresizce yaşam savaşı…
“İnsan gökyüzüne, kaderine, hürmetkar evine bakar ya hani?
İnsan savaştan, toptan, tüfekten, bıçaktan kaçar ya hani?
Hayvan insandan, sesten, açlıktan bıkar ya hani?”
DAHA AZ GÖSTER