Oyun, kulağımıza çalınan, gözlerimizle tanık olduğumuz, sıkılmadan bunalmadan arkadaşlarımızdan hikayelerini dinlediğimiz, göz yaşları içinde okuduğumuz-izlediğimiz ve muhtemelen en az bir defa bizzat yaşadığımız aşkın hallerinden birçoğuna
DEVAMI temas ediyor. İçindeyken farkında olmadığımız ‘aşığım ben’ hali ile biraz dalga geçiyor. Çünkü özünde komik olan aşık olma hali, yapacak bir şey yok, gülmeyi hakediyor.
İşletme son sınıf öğrencisi Melodi, işletme mezunu işsiz erkek arkadaşı Taner ve konservatuar öğrencisi Gizem ile evini paylaşmaktadır. Durgun yaşamları, Gizem’in yeni erkek arkadaşı Alper’in hayatlarına dahil oluşuyla bir süre hareketlenir gibi olur, sonra yine durulur. Oyun bu sıradan sıkıcılığın, ilişkilerin, özellikle de aşkın komedisidir.
…Şunu sever misiniz? Aa ben de!
…Bunu sevmez misiniz? Aa ben de!
…Otobüs kalkmıyordu. Kalmak, otobüsün kalkmasını beklemek tamamen yararsızdı ama otogardan ayrılmayı göze alamıyordum. Sevgilinin simgesel zorunluluğu.
…İlişkide “karşılıklı konuşma” diye adlandırılan şey, birbirini dinlememe ama sözün zenginliğini birlikte eşitçe kullanma ilkesidir…
…Ağız kavgası haz almanın bir türüdür.
DAHA AZ GÖSTER