Toplumların geleneksel kültürel yaşam biçimlerini gözler önüne seren “Yolda” Gezici Fotoğraf Sergisi Tunus, Paris, Cenevre, Beyrut, Madrid, Pindos ve Atina’dan sonra şimdi de Ankara’da sergilenecek. 17 - 26 Haziran tarihlerinde kısa bir süreliğine Cer Modern Sanatlar Merkezi’nde misafir olacak sergide, Akdeniz’e kıyısı bulunan Türkiye, Tu
DEVAMInus, Fas, Lübnan, İspanya ve Yunanistan’dan 6 önemli fotoğrafçının eserleri görülebilecek.
Sergiye konu olan fotoğraflar hayvancılık ile uğraşan göçebelerin ve geleneksel hayvancıların yaşamlarını, sevdalarını ve sıkıntılarını, çevreleri ve doğa ile güçlü bağlarını gözler önüne seriyor. Ziyaretçilerine ise bu tutkulu toplulukların sürüleri ile birlikte besin ve su bulmak için 10 bin yılı aşkın bir süredir gerçekleştirdikleri ve Akdeniz’in doğasına, yemeğine ve kültürüne şekil veren yüzlerce kilometrelik yürüyüşlerine tanık olma fırsatı veriyor.
Sergi, Ankara’dan sonra Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN) kongresinde sergilenmek üzere Hawaii’ye doğru yola çıkacak.
Türkiye’de
Türkiye’de bilinirliği en fazla olan pastoral göçebe topluluklar yörük şeklinde anılır. Yörüklerin büyük çoğunluğu halihazırda yerleşik hayata geçmişlerdir. En büyük yörük topluluklarından biri olan Sarıkeçililer ise kışları geçirdikleri Akdeniz kıyısı ve yazları geçirdikleri İç Anadolu arasında göç etmeye devam etmektedir. Anadolu coğrafyasında binlerce yıldır devam eden ve birçok medeniyetin etkilerini taşıyan bir geleneğin temsilcilerinden biridir. Sürdürdükleri yaşam biçimleri ile doğa ile uyumlu bir yaşamın mümkün olduğuna tanıklık ediyoruz. Yolda sergisi Barış Koca’nın 2014 yılında bahar göçü sırasında bir Sarıkeçili ailesinin yaşamını fotoğrafladığı çalışmasını sunuyor.
Tunus’ta
Yaylacılık Tunus’ta farklı biçimlerde devam etmektedir. Ülkede güçlü bir şekilde yaşamaya hala devam eden pratik özellikle kırsal çöl kültüründe önemli bir yere sahiptir. Komşu ülke Fas’tan farklı olarak Tunus’ta pratiğin bugünkü durumu görece az bilinmektedir. Biyoçeşitlilik ile ilişkisine dair ise çok daha az bilgi bulunmaktadır. Çöl çobanlarının göçebe yaşamları zorlu ama aynı zamanda çok güzel ve büyüleyicidir. Yolda Sergisi Wassim Ghozlani’nin Tunus’ta pastoral göçebe yaşamı duru ve hassas bir şekilde fotoğrafladığı çalışmasını sunuyor.
Fas’ta
Yaylacılık pratiği Fas’ta estetik güzelliği ve işlevselliği ile olağanüstü peyzajların oluşmasında ve korunmasında çok önemli bir rol oynuyor. Fas’ta biyoçeşitliliğin korunması ve zenginleşmesi ile yaylacılığı ilişkilendiren birçok çalışma gerçekleştirilmiş. Bilim insanları bu pratiğin ovalar ile platolar olmak üzere kullandıkları iki farklı yerleşim alanında geçirdikleri zaman süresince biyolojik bir dinlenme dönemi sağlayarak vejetasyon ve yerel biyoçeşitliliğin korunmasında sağladıkları yararların altını özellikle çiziyor. Kendisine yönelik tehditlere ve örfi hukuka itibarın azalmasına rağmen pratik geleneksel kırsal kültürün asli bir unsuru olmaya devam ediyor. Yolda Sergisi uzun çöl göçü sırasında insanlar ve hayvanlar arasındaki bağın muhteşem güzelliğini fotoğraflayan Younes Tazi’nin çalışmasını sunuyor.
Lübnan’da
Bölgede siyasi bağlamın zorluğunun yanı sıra hayvancılığın farklı türleri ve bunların değişen iklim koşullarında doğa üzerindeki gerçek etkileri henüz çok iyi anlaşılmış değil. Uygulanan politikalar pratik için destekleyici olmamış, hatta pratiğe yıllar boyu zarar vermiş ve çobanların bilgileri mera yönetiminde karar verme süreçlerinde bugüne değin çok az dikkate alınmış. Yolda Sergisi Lübnan’da hayvancılık ile uğraşan insanların yaşamlarını keskin bir göz ve büyük bir sevecenlik ile fotoğraflayan Asaad Saleh’in çalışmasını sunuyor.
İspanya’da
İberya Yarımadası’nda yaylacılık pratiği yabani otoburların milyonlarca senede açtıkları eski patikaları izleyen Neolitik dönem hayvancılarına dayanan 6000 yıllık bir geçmişe sahip. Güney vadileri ile kuzey dağları arasındaki uzun mesafe, 500 Km’yi bulan ve kışın aşırı soğuk, yazın çok kuru ve sıcak olan düzlükler, hayvanları bahar ile sonbaharda 4 veya 5 hafta süren yolculuklara zorluyor. Her sürü normal şartlarda 5 kişi tarafından güdülüyor ve her birinde sürüyü yönetmekte yardımcı olan bir çoban köpeği ve ayı ile kurtlara karşı koruma sağlayan 5 köpek bulunuyor. 400 bin hektarlık bir alanı kapsayan ve 125 bin Km’yi bulan geniş göç yolları ağı İspanya’nın farklı bölgelerini birbirine bağlıyor. Günümüzde yaylacılık İberya Yarımadası’nda tekrar yaşam buluyor ve İspanya halkı bundan büyük memnuniyet duyuyor. Yolda Sergisi heybetli İspanyol yaylacılık geleneğini betimleyen harika fotoğraf seçkisi ile Gema Arrugaeta’nın çalışmasını sunuyor.
Yunanistan’da
Geleneksel hayvancılık pratiği başta Vlachs ve Sarakatsans toplulukları olmak üzere Pindos’da yaşayan insanların yaşam biçimlerine derin bir şekilde işlemiş. Yaylacılık her iki topluluk için de kültürel kimliklerinin ve bu kimliklerinin yüzlerce yıl devamının bir ifadesi. Ancak farklı kültürlerinin bu en önemli unsuru sadece İkinci Dünya Savaşı ve Yunan İç Savaşı sırasında dağlık alanların terk edilmesi yüzünden değil aynı zamanda AB mevzuatının getirdiği kısıtlamalar sonucu geleneksel hayvancılığın azalması nedeniyle tehdit altında. Yolda Sergisi, Stamos Abatis’in Yunanistan’da Kuzey Pindos’un çobanlarının yaşamlarını ve yaşam alanlarını sihirli bir şekilde görüntülediği çalışmasını sunuyor.
DAHA AZ GÖSTER