Sergi sanatçının Sri Lanka'da ürettiği video ve sanatçı kitabı ile, bu iki işten yola çıkarak ürettiği resim, heykel, metin ve nesnelerden oluşan daha önce sergilenmemiş çalışmalarını bir araya getiriyor. Deniz, insanın doğayla kurduğu ilişkiyi ekonomik, kültürel ve tarihsel açılardan sorguluyor.
Sergi ismini tarihsel bir doğa
DEVAMIolayından alıyor. 17 Nisan 1815'te Endonezya'da gerçekleşen yanardağ patlamasının etkileri dünyanın büyük kısmında hissediliyor ve mevsimleri etkileyecek bir boyuta ulaşıyor. Ekinlerin yetişmediği, yokluğun baş gösterdiği 1816, sonrasında "yazsız yıl" ismiyle anılıyor.
İnsan türü, menfaatleri dışındaki değerler üzerine yıllarca değişen söylemler üretti. Bu söylemler, doğadaki canlıların tanrının yaratısı olduğu ve korunması gerektiği fikrinden, noblesse oblige idealine, yani kendilerinden daha az şanslı olanları koruma ve onlara karşı sorumluluk sahibi olmaları fikrine veya, “Derin Ekoloji” kavramına, yani insanın doğaya üstünlüğünü radikal bir tavırla reddeden ideolojilere kadar pek çok farklı şekil aldı. İnsan-merkezli, doğa-merkezli veya pragmatik yaklaşımların ötesinde, sergide yer alan işlerin her biri, insanın doğa ile kurduğu ilişkiyi çeşitli düzlemlerde ele alıyor. Son derece resmi olanından kişiseline, sevgi dolusundan kötücülüne farklı duygusal katmanlarda işler bunlar. Reklamların hayatımızdaki yerini, bitkilerin taşınma kurallarını, hayvanlardan yararlanmayı, insanın olmayan yerlerde olmayan bir şeyleri var etme çabasını, bitkileri dünyanın her yerine taşımayı, yerli tohumları satamamayı, demirden ve camdan bir serayı, insanmış gibi düşünülmüş karga portrelerini, bilim insanlarının sözlerinden hayvanları öğrenmeyi, ekonomi odaklı düşünen insanın kendi doğasını bir türlü kavrayamayışını içeriyorlar. Haberlerde anlatılan doğa, reklamlardaki doğa, tarihsel doğa, içinde yaşadığımız doğa, kurallar koyduğumuz, sahip olmak istediğimiz veya muhtaç olduğumuz, bizim yüzümüzden bizimle birlikte mahvolan, sürekli şiddetli bir ekonomik sarmaldaki doğa serginin temel konusunu oluşturuyor.
Sanatçının İstanbul'da ilk kez sergilenecek olan "Görülmek İçin Yapılmış" başlıklı yeni videosunda sanatçı, hem doğaya "bakış" meselesini ele alıyor hem de doğayı izleme, algılama ve pazarlama biçimlerimiz üzerine düşünmeye davet ediyor. Reklamların kavramsal kökleri ödünç alınarak oluşturulmuş bu çalışmada, Sri Lanka'nın eşsiz ve göz alıcı doğası yalıtılmış bir lüks tüketim malzemesine dönüşüyor. Videoda yer alan sesin telaffuz ettiği kelimeler, lüks tüketim reklamlarından esinle seçiliyor. Peki, tanıtılan ürün ‘gerçek bir satılamaz şey', yani Sri Lanka’nın yeşil doğal güzelliği iken satılan nedir?
"Uçan Bitkiler, Köpekler ve Filler" adlı sanatçı kitabı doğa algımıza dikkat çekiyor ve tabiattaki diğer tür ve varlıklarla olan ilişkimize odaklanıyor. Fil gübresinden yapılmış özel bir kağıda ipek baskı tekniğiyle basılan kitap, Sri Lanka’dan ihraç edilen süs bitkileri çizimlerini, sanatçının sahipsiz köpeklerle ilgili yazdığı yazıları ve canlı bitkilerin uluslararası nakliye yönetmeliklerini içeriyor. Bu kitapla sanatçı, sokak köpeklerine sahip veya besleyen olarak bakmayı bırakıp, onların arasına karışmamızı öneriyor:
"...Yürürken birden bire yere çöküverdiğini hayal et. İşte tam da öyle bir ani düşüş bir sokak köpeğine sarılmak…Yukarıda başka hizalarda hayat devam ederken... bir tür dans gibi, birden bire kendini bırakmak, kalabalığın içinde bir köpeğe bu kadar sarılmak. İnsanmış gibi sarılmak."
Deniz, son iki yüzyılda yapaylaşan, otomatikleşen insan-hayvan ilişkisini tek başına geri saramayacağını bilse de "Uçan Bitkiler, Köpekler ve Filler"de kaleme aldığı karşılaşmalar, iki tür arasına giren mesafeyi kişisel düzeyde de olsa kapatma isteğinden ortaya çıkıyor.
Bu unutulmuş / unutturulmuş özdeşlik hissini uyandıran diğer işler ise "Karga Portreleri". Sanatçı, ilk defa bu sergide tuval resmi sergiliyor. Neredeyse insansılaşmış bu portrelerde, Antik Yunan'dan bugüne, alet yapma yetenekleri ve karmaşık bilmeceleri çözme becerileriyle tanınan kargaların bakışına tanık oluyoruz. Hayvan ve insan arasında bir karşılaşmayı / bakışmayı mümkün kılan bu küçük jest, insanı merkeze alan ve tüm dünya düzenini insan ölçeğiyle değerlendiren yaklaşıma başka bir öneri getiriyor. Sanatçı, kargaların bir zihin kuramı olduğunu söyleyen bilim adamlarına atıfla, kargaları birer haberci gibi resmediyor.
"Yok için Sera", sanatçının kardeşi ile birlikte ürettiği demir, cam ve topraktan yapılma bir heykel; bir tür teraryum. İş, insanın bitki yetiştirmesine, kültüre ve iklimin olanaksızlıklarını aşmak için yaptığı 'sera'ya yeniden bakmayı öneriyor.
"Satılmaz Eser", sanatçının organik pazardan aldığı sebze ve meyvelerin tohumlarından üretildi. Bu işle Deniz, tohum satışına getirilen kısıtlamaya dikkat çekiyor ve serginin yerelle olan bağını kuruyor.
İnsanın ders almazlığı ve tekrarlanan yanlışlara işaret eden "Hata I" ve "Hata II"de ise doğada çözünen / çözünmeyen plastik ayrımıyla yaratılan aldanmaya odaklanıyor. On yılı aşkın süredir doğa ve ekonomi konuları etrafında kavramsal işler üreten sanatçının bu sergisine, plastik atıklar problemi ile ilgili ürettiği eski tarihli bu işi de dahil oluyor.
DAHA AZ GÖSTER