Işık her yerdedir, etrafımızı sarar. Fakat ışık olmadan göremiyorsak ışığın kendisini nasıl görebiliriz? Sefer Memişoğlu’nun, Amsterdam’daki Bradwolff Projects’in ardından Depo’da sergilenecek olan ve küratörlüğünü Sanneke Huisman’ın üstlendiği kişisel sergisi The Eye’s Ray’in merkezinde, her an her yerde bulunan bir fenomene şiirsel ve f
DEVAMIelsefi bir yaklaşım yer alıyor.
Serginin adı Italo Calvino’nun aynı isimli metninden yola çıkıyor; İtalyan yazar ve gazeteci The Eye’s Ray’de, “göz”ü insan beyninin ve dolayısıyla insan düşüncesinin ve eyleminin temeli olarak açıklar. Calvino, metninde göz hakkındaki bilimsel düşüncenin yaratıcı kaynağına döner. İlk dönem bilim insanları, görme eylemininin beyinden gelen ışıklı oklarla gerçekleştiğini iddia ediyorlardı; ışık, dış dünyayı aktif biçimde aydınlatan bir manevi güçtü.
Bu ve diğer olası yorumları bir başlangıç noktası olarak kullanan Memişoğlu, sergide son birkaç yılda aynı çerçevede yürüttüğü çalışmalarının bir özetini sunuyor. Calvino’nun görme ve ışığa dair görsel analizi, ışık ışınlarının zamanla bir baskı veya aydınlatılmış bir illüzyon yaratmasını mümkün kılan sinema ve fotoğraf tekniklerini anımsatır. Siyah-beyaz fotoğraftan ve sinema sanatından önce, ışık ve karanlık kontrastıyla dolu resimler, chiaroscuro, ve alev ışığıyla yapılmış kaya resimleri gelir. Memişoğlu’nun sanat tarihine olan derin ilgisiyle de bağdaşan bir şekilde Prometheus miti de bu sergi için önemli bir ilham kaynağı oluşturur. Yunan mitolojisindeki bu Titan, insanlığa ateşi getirmek için karanlık bir dünyaya iner. Prometheus insanlığa çelik yapmayı öğretir, dolayısıyla uygarlığın doğmasını mümkün kılar. Fakat, ateş beraberinde yıkım ihtimalini de getirir. Ortaya çıkan uygarlık da aynı anda tehlikeye girer. Işığın olduğu yerde karanlık da vardır.
The Eye’s Ray sergisindeki işler bu büyük hikâyelerden söz ederken, aynı zamanda yeni bir görsel dil yaratıyor. Video, çizim ve heykel gibi farklı disiplinlerde üretilen işlerde ışık önde gelen bir tema olarak geri dönüyor. Sergideki işler, bilinmeyen bir hikâyenin dışavurumcu ve gizemli parçaları gibi görünüyor. Işığın parlamasına imkân vermek de izleyiciye kalıyor.
DAHA AZ GÖSTER