Çalışmalarında dijital teknoloji ve ses mimarlığının imkanları hakkında felsefi tartışma yaratan, çok yönlü sanatçı Selçuk Artut, galeriyle yaptığı bir önceki sergi Verisel Gerçeklik (2014) ile ses, etkileşimli yerleştirme, sanal gerçeklik gibi unsurları bir araya getirerek sanat objelerinin işlevselliğini sorgulamış, Sonsuza Dek (2011) s
DEVAMIergisi ile Endüstri Devrimi ve dünya savaşlarının sonucu olarak süregelen kaos ve makina yapısı arasındaki ilişkiyi incelemişti. Galerideki yeni projesi Sımsıkı’da sanatçı, önceki sergilerinde de yer alan sonsuzluk, çok seslilik ve algısal çeşitliliği, üretim fikri üzerine kurguladığı deneysel bir projeye çeviriyor. Sanatsal ve endüstriyel açılardan üretimin aynılaştığı ve ayrıldığı durumlar üzerine izleyiciyi sanatı tüketmeye davet ediyor.
Proje, sanatçı tarafından tasarlanarak üretilmiş, içerisinde elektronik devre olan kavanozlar üzerinden sanat nesnesi ve endüstri nesnesi arasındaki ince çizgiyi gündeme getiriyor. ‘Kavanoz’ nesnesi sanatçının ellerinde, seri üretim ve sanatsal üretimin ‘biricik’lik kaygısı arasındaki gri alanda titreşiyor; bu iki üretimin nerede başlayıp nerede bittiğine dair bir soru soruyor. Oyuncaklaştırdığı bu sanat nesneleri, yaydıkları titreşim ve gürültüyle birbirlerine yaklaşarak ‘sımsıkı’ kenetleniyor ve bu durumun ‘ironik’liğine değinerek estetik ve form üzerine kışkırtıcı bir tartışma alanı yaratıyor.
İzleyicilerin düşük bir meblağ karşılığında sahip olabileceği kavanozlar, aynı zamanda heykelleşmiş minik bir nesne üzerinden elektronik sanatların doğası gereği erişilebilir olması fikrine değiniyor. Proje, izleyicilerin satın alımı üzerinden kendini fonlayarak sonsuz bir üretime dönüşüyor ve ‘tüketimle gelen üretim’i de kendine mal edip dönüştürerek farklı bir model sunuyor.
Sanatçı sergiyle ilgili şunları aktarıyor:
Evet, doğru. Her şey değişiyor. Ben değişmiyorum diyemem. Etrafıma bakıyorum. Onlar da değişiyorlar ama onların değişimini sürekli takip edemiyorum. Oysa bir anda herkese sımsıkı sarılmak ve “Durun!” diye haykırmak istiyorum. Durmalıyız, çünkü durmazsak birbirimizi göremeyiz. Durun ve şimdi herkes birbirine sımsıkı sarılsın. Bir somunun vidaya geçip sarılması gibi sapasağlam ve sımsıkı olalım ve titremeye başlayalım. Titrersek fark edilebiliriz. Ama sürekli aynı hareketle değil, nasıl olduğunu bilmeden, ‘Anlamsız mı?’ diye sorgulamadan...
DAHA AZ GÖSTER