Tasarım her şeyden önce bir yapı kurma sanatıdır. Malzemesi, mekanı, işlevi ne olursa olsun, tasarımsal yapı kendisinden beklenen (sipariş) ile yöneldiği mecra (kişi, kişiler, kitle) arasında hep işler halde kalmalıdır. İster bir dil kurgusu üzerinden somut işaretler göndersin, dolaşıma soksun, ister soyut çağrışımların paylaşımına yol aç
DEVAMIsın, tasarım özünde kesintisiz bir tercüme pratiğidir.
Türkiye’nin en önde gelen tasarımcılarından Bülent Erkmen Akbank Sanat’ta açacağı “Remix” başlıklı sergiyi 1970’lerin sonlarından toplayıp getiriyor. Grafik tasarımın tüm alanlarında ürettiği işlerin (kitap, dergi, afiş, logo…) yanısıra, sergi mekanı, sergileme tasarımları ve tiyatro alanındaki çalışmalar ile eşarp, gömlek, takı, çini, halı gibi üç boyutlu nesne tasarımları ve özel projelerle binbir yöne açılan bir üretim fabrikası var karşımızda. Sergide yer alan 400’ü aşkın işi düşündüğümüzde Erkmen’i bir tasarımcıdan çok Türkiye’nin sosyal ve kültürel üretimini tasarım diliyle sahneye koyan bir rejisör olarak görmek mümkün.
Erkmen elindeki desteyi karıp yeniden dağıtıyor bu sergide. 40 yıla yayılan bir yaratım ve üretim sürecini “remix”liyor. Serginin labirent çağrışımlı kurgusu, dışarıya kapalılığı, izleyiciler sergiyi gezerken işler arasında kaybolsun, yerini yönünü şaşırsın, böylece kendi güzergahlarını kendileri belirlesinler diye. Erkmen’in işlerinde kaybolmak, umulmadık bir keşfin, bir icadın hemen eşiğinde bulunmak demek.
DAHA AZ GÖSTER