“Olduğu Gibi” yaşadığım yıllar boyunca, bulunduğum mekanların hafızasını toplayan bir külliyata benzeyen, her gün fark etmeden kaydettiğimiz anların ve imgelerin, başka mekanlar ve başka zamanlarda bulduğum karşılıklarını bir araya getirdiğim, yeni hikayeler ürettiğim bir seri.
-Ani Çelik Arevyan
Ani Çelik Arevyan’ın
DEVAMI kişisel sergisi “Olduğu Gibi”, sanatçının yaklaşık otuz yıl boyunca dünyanın farklı bölgelerinde tarihsel, zamansal ve mekânsal boyutları gözetmeksizin çektiği fotoğrafların bazen ışık, bazen de formları arasında keşfettiği geçişleri, ikili bir düzenlemeyle Galata Rum Okulu’nda izleyiciyle buluşturuyor.
İşlerini yaratma sürecini fotoğraf çekmekten çok fotoğraf yapmak olarak tanımlayan sanatçı bu seride her gün fark etmeden kaydettiği anları, imgeleri, biçimleri birbiriyle ilişkilendirerek ikili hikâyeler yaratıyor. Bu imajlar, spekülatif birer film sahnesi gibi göz önüne serildikçe, zihinde parıldayan görüntü yığınlarına benzeyen ucu açık bir film şeridini andırıyor. Serideki imaj bolluğu, sanatçının tıpkı evrende insanı da benzettiği piksel parçalarını çağrıştırıyor; her ikili imaj sanki kavramsal bir bütünün pikselleşmiş parçalarına dönüşüyor. Bu seri oluşurken 95,000’in üzerinde fotoğrafı kapsayan arşivine geri dönen Arevyan, fotoğrafların kurgulanmadığını, belli bir hikâyeyi takip etmediğini ancak zaman içerisinde zihninde birleştiğini vurguluyor; “Bu seride görüntüleri stüdyomda sahnelemek yerine, yaşamın sahnelediği görüntüleri fotoğrafladım. Oluşturduğum ikili imajlar, yaşadığım, gezip gördüğüm dünyadan seçtiğim kareler, hiçbir didaktik kaygı gözetmeksizin, anlamı bende saklı olan karşılaşmalardan oluştu. Bu karşılaşmalar bana iki imajı özgürce akort ederek yeni görsel deneyimler yaratabileceğim bir alan sundu. Seriye devam ederken ortaya çıkan düşünce alanı, fotoğrafik bilincim ve bir sanatçı olarak gelişimim hakkında bir geri bildirim döngüsü yarattı.”
Arevyan, fotoğrafla ilgili çalışmalarında zamanın izlerini takip ettiğini belirterek, bu seriyi kendi fotoğraf pratiği üzerine düşünürken keşfettiği arkeolojik bir araştırmaya benzetiyor. Sanatçı, fotoğrafları zihninin derinliklerinden birbirlerine doğru yönelterek izleyicinin de formların, ışıkların, mekânların arasındakileri keşfedebileceği yeni bir karşılaşma alanı yaratıyor.
DAHA AZ GÖSTER