The Pill, çalışmalarını Paris’te sürdüren Danimarkalı sanatçı Eva Nielsen’in Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapacak.
Paris’teki École Nationale Supérieure des Beaux-Arts’ta Philippe Cognée’nin öğrencisi olan Eva Nielsen, anlık detaylandırmalarla oluşturduğu resim diliyle ayırt edliyor.
Eva Nielsen’in
DEVAMI resimleri, insan ve insanlığın bağlamdan çıkarıldığı, ancak “insan yasaklandığı halde önceden bilinen mevcudiyetine ilişkin şu anki yokluğun ve izlerin kaldığı” bir ortamı ele alıyor. Tonu hafifletilmiş renkler ile brütalist mimari ve şehir geliştirme/yıkma gibi alanlardan aldığı geometrik birimleri, aynı tuval üzerinde yağlı boya ve dijital baskı uygulamalarıyla birleştiriyor. Ressam bu pratik doğrultusunda, figüratif ve soyut resmin eşiklerini deneyimliyor.
Nielsen’in resimleri madde ve imaj katmanlarının üst üste ve iç içe bileşiminden oluşuyor: arka plandaki manzara görünümlerinin netliği nispi oranda bozulurken, bir yandan ön plandaki bileşenlerle tezatlık ve aykırılık yaratır.
Ressamın “kıyametten sonrası”na odaklanan tuvalleri aynı zamanda içerisinde yoğun bir umut da barındırıyor: Eğer her şeyin mümkün kılınması olasıysa, insanlığın yeni bir şans elde etmesi ya da aksine, doğanın insanın amansız şiddetinden arınmış bir ortamda kendi denge ve huzurunda yaşaması mümkün olur.
Hiçbir yerin ortasında... Hiç kimse... Kar, toprak, pislik. Ayrıca salıncaklar, futbol kalesi fileleri, reklam panoları... Kullandığı bileşenler, yaşamını sürdürdüğü Paris’i çevreleyen banliyölerden örnekleyebileceğimiz manzaralardan, Nielsen’in arka bahçesine kadar uzanan yelpazede aslında etrafımızı çevreleyen şeyler ve manzarayı oluşturan bütünden alınmadır. Görüntü asıl olarak hepimiz için tanıdıktır: karlı bir manzara, terkedilmiş bir kent alanı, terkedilmiş Kaliforniya banliyöleri... Bir trenden görülen ve hareket kabiliyeti kazanan katı civanın izlenimine yakın şekilde bir “deja vu” hissi yaşatan, doğa ve tahliye mefhumları. Bu izlenim, tüm tuvalin üzerine manzarayı bulanıklaştıracak şekilde ve yoğun uygulanmış baskıtekniğinin, siyah saydamlığı üzerinden oynadığı oyunla birlikte izleyicinin algısıyla oynanarak elde edilir. Cisimler iç içe geçer, ardından yüzey tahrip edilir ve kir, uçup gider. Figürative hissettirmesine rağmen, tuvalde görünen belirsizdir. Kanvas üzerindeki tabakaların geçişliliğini algılamak için tuvalin önünde belli bir zaman geçirmek gerekir. Görme eylemi ile açığa çıkan cezbedici etkinin değişmez ilkeleri göz önüne alındığında, Eva Nielsen günlük hayatta zihinde imajlar tahayyül etmeye dayanan trompe-l’oeil görüntüler yaratır: İmajların dijital halleri üzerinden görünmeyen ve optik illüzyonlar yaratmak, kullandığı temel değişkendir. Zihnimizdeki akışlar, tuvaldeki katmanlar arası geçişlerin etkisiyle algımızın konforlu alanlarında bir tekinsizliğe ve rahatsızlığa yol açar.
DAHA AZ GÖSTER