Şükrü Karakuş, “Nakş” isimli kişisel resim sergisi ile 14 Nisan – 2 Mayıs 2017 tarihleri arasında Galeri Soyut A salonunda izleyicisi ile buluşuyor.
Modernizmi batının bir dayatması ya da tamamlanmamış bir projesi olarak değerlendiren anlayışa göre günümüz sanatçısı çalışmalarında yaşadığı iç ve dış coğrafyasına ilişkin öznel i
DEVAMIpuçlarını vermelidir. Öyleyse sanatçı nasıl yaşıyorsa çalışmalarında onu yansıtmalı, bir anlamda yapıt ve sanatçı bütünleşmelidir. Yine aynı anlayıştan hareketle postminimalist döneme denk gelen çağdaş sanat periferiden gelen rüzgarın getirdiği farklı renk ve aromaya açık bir hale gelmektedir. Bu durum alışageldiğimiz estetiği hem sorgular, hem de sanat tarihine büyük bir zenginlik katar. Yukarıdaki tanıma denk düşen ve kökleri 80’li yıllara dayanan Şükrü Karakuş’ un özgün olma arayışı son zamanlarda en doyurucu ürünlerini veriyor. Uzun zamandır İspanya’ da yaşayan sanatçı yerel ve evrensel olanı çok iyi kavrıyor ve çalışmalarında bunu okunaklı bir biçimde yansıtıyor. Bir yandan geleneksel sanatlarla, mozaiklerle, çinilerle ve minyatürle köklü bir bağlantı kuruyor, diğer yandan patchworka, ornamente, fotoğrafa, bilgisayar tekniklerine, pixellere açık olduğunu da sezinletiyor. Bu geniş tabanlı arayış özgün biçimlere ve renklere dönüşerek yüzeye nakşediliyor.
Katalan eleştirmen Anna Adell Karakuş’un çalışmalarını şöyle tanımlıyor:
“Șükrü Karakuș ilk bakıșta birbiriyle hiç ilgisi olmayan; farklı yapıları, kavramları bir araya getirip yeni bir düzenek içinde ortaya koyar.
Kendi kültüründen ve coğrafyasından gelen heyecanını Akdenizli olma ve mistik sufí duyusundan süzer; mikrodan makroya, hücreden kozmosa zincirleme bir soyutlamadan sonra evrensel bir özgünlüğe ulașır.
Sanatçının bez baskı, duvar kağıdı ve endüstri ürünlerine göz kırpan arayıșı izleyici için ilk okumalara önayak olurlar. Ardından gerçeğe ilișkin fiziksel ve potansiyel, akli ve duygusal bir parametreler zinciri sökün eder. Șu dekoratif gibi duran görünüș doğunun ornamentlerinin sindirilmiș bir halidir aslında. Duyusal düzenin geometrik ritim suretleridir onlar, aynı zamanda elektronik dili de anıștırırlar. Dolaşımı çağrıştıran metalik renkli, borumsu biçimler sinir sistemi ve mikroorganizmalarla ya da galaktik biçimlerle birlikte yașarlar.
Neo-pop diyebileceğimiz bir estetikle Karakuș bizi öyle zengin bir tecno-urbano içine daldırır ki, onun bu davranıșı bizim güncel yaşamımızla ve bilincimizle tam bir paralellik kurar.
Çoğulcu olma halini sensoral bir düzen içinde sunmaktır onun çabası ve bunu karmașık olandan sade olana evrilerek gerçekleștirir. Geometri ile organizmayı, kozmetik kodlarla kozmosu, teknoloji ile mistik olanı birbirine uyumlandırır Karakuș’’.
DAHA AZ GÖSTER