Yıl 1958. Genç bir adam, keten bir kumaş parçasının önünde, çıplak ayak bağdaş kurmuş oturuyor. Bedeninin yakınında kabartma tozu, su ve süt karışımıyla dolu bir metal kâse duruyor. Genç adam karışımı ağzından püskürttüğü esnada, bir arkadaşı onun kısa ömürlü hareketlerini fotoğraf makinesiyle yakalıyor. Almanya’nın Fulda kentinde doğup b
DEVAMIüyüyen 19 yaşındaki Franz Erhard Walther, ekmek yapımında kullanılan bu malzemeleri bedeninden dışarı atarak aile mesleği olan fırıncılıkla bağını koparıyor. Aynı zamanda, Heykel Olma Teşebbüsü adını verdiği bu eylem-yapıtıyla, geleneksel kabullerden uzaklaşarak sanat alanına adım atıyor.
Heykel Olma Teşebbüsü başlıklı sergi, Walther’in heykeli açık uçlu bir süreç ve eylem olarak yeniden tanımlama çabasının temelini oluşturan aynı adlı eserden hareketle şekilleniyor. Sergi, sanatçının zaman ve mekânda yeni bedensel mevcudiyet biçimleri yaratmaya yönelik süregelen üretimine ışık tutuyor. Arter’in 4. ve 3. kat galerilerine yerleşen yapıtlar, Walther’in altmış yılı aşkın bir zaman dilimine yayılan pratiğinin kavramsal dönüm noktalarını kronolojik olmayan bir güzergâh içerisinde bir araya getiriyor.
1960’lardan itibaren ürettiği süreç odaklı çalışmaları ile izleyicinin hayal gücü veya bedensel eylemleri aracılığıyla eserin gerçekleştirilmesinde etkin bir rol üstlenmesine imkân tanıyan Walther, yaşayan bedeni bir malzemeye dönüştüren yeni bir eser anlayışı ortaya koyar. Sanatçının heykelsi nitelikler taşıyan yapıtlarının çoğu iki farklı formda / durumda deneyimlenebilir: Nesnelerin katlanıp depolandıklarında aldıkları “muhafaza formu” (Lagerform) veya birer “kullanıcı”ya dönüşen seyirciler tarafından etkinleştirildiklerinde kazandıkları “eylem formu” (Handlungsform).
Walther’in pratiğinin temel kavramları etrafında kurgulanan Heykel Olma Teşebbüsü sergisi, farklı dönemlere ait eser grupları arasında dinamik bir diyalog kurmayı amaçlıyor. Kontur Çizimleri ve Sözcük Resimleri gibi erken dönem kâğıt işleri, malzeme olarak havayı kullanan yastık formları, Yapıt Çizimleri ve 1960’larda üretilen El Nesneleri ile mimari ve insan oranlarını birleştiren Katman Çizimleri, Eylem Yolları ve Duvar Oluşumları gibi daha yakın tarihli eserler sergi alanında bir arada sunuluyor. Ayrıca serginin iki katında, Walther’in anılarını ve düşüncelerini zaman ve mekânla ilişkilendirdiği, çizimler ve elyazısı metinlerden oluşan otobiyografik yapıtı Yıldız Tozu’ndan kapsamlı bir seçki izleyiciyle buluşuyor. Tamamı ilk kez 1969’da New York’ta MoMA’da gösterilen ikonik eseri Birinci Yapıt Grubu ise, sanatçının sanatın nesnelliğine meydan okuma ve anlam üretimini nesneden eylem hâlindeki bedene kaydırma çabalarını vurgularken, esnek ve giyilebilir bir malzeme olan kumaşın pratiğindeki merkezi rolü gözler önüne seriyor. Kaidesinden inerek mimariyle ilişkilenen heykel, insan yaşamının gerçekliğine katılmak üzere alışıldık durağanlığından ve katılığından sıyrılıyor. Asla sabit olmayan / asla tamamlanmayan heykel, sayısız şekle ve mevcudiyet biçimine bürünerek gerçekleştirebilecek (ya da gerçekleştiremeyecek) kolektif bir çabayla, farklı hızlarda, yeniden karşımıza çıkıyor.
Üçüncü kattaki etkinleştirme alanı, ziyaretçilere belirli gün ve saatlerde Birinci Yapıt Grubu’nun 12 farklı sergi kopyasını etkinleştirme imkânı sunuyor.
DAHA AZ GÖSTER