"Aşk, mahremiyet ve saf duygular... Tarih boyunca herkes farklı bir şekilde deneyimledi bu duyguları. Yeri geldi “Nerede o saf duygular!” diye sitem etti büyüklerimiz; “Nerede o aşk mektupları, nerede o şiirler!” Bu özlem dolu sözler duyulalı çok oluyor. Hatta eminim yüzyıllar önce söylenmeye başlanmıştır. Çünkü zaman aktığı sürece öyle b
DEVAMIir hızla değişiyor ki yaşam, hiç bir yaşanmışlığın, hiç bir olgunun aynı kalmasına imkan yok. Bu yaşadığımız dönemde de, o eski duyguları yaşama biçimlerine özlem var. Hatta teknoloji ilişkiler üzerinde öyle bir güce sahip ki artık, randevu uygulaması kullanmadan ilişkiye başlamak, her an mesajlaşmamak, karşılıklı “aşk dolu” semboller yollamamak garipsenen bir durum olmaya başladı. Eminim ki daha ne çok değişecek, aşkın ve mahremiyetin tecrübe ve ifade ediliş şekilleri. Belki o zaman da emoji ve o uygulamaları özlemle anacağız, mesela en azından gerçek iki insan arasında yaşandığı için... Ben tam olarak sitem etmiyorum. Çünkü bu değişim hayatın bir parçası ve içinde yaşadığım zaman içinde hala o bazı duygular hissediliyor, hala saflık var. Sadece eskisi gibi değil, biraz daha çabuk tükeniyor ve biraz daha az ten teması var. Bazen ise gerçek mis gibi kokan kırmızı bir gül buketi yerine artık evrenselleşmiş bir görsele sahip olan dijital bir kırmızı gül yeterli oluyor. Benim aşk ve saflık çerçevesindeki eskiye özlemim ya da gelecek korkularım dijital iletişimin artmasının bir sonucu. Ben günümüzdeki değişime karşı değilim, ama elle hissedilen temasın, dokunun, başkasının sıcak nefesinin tende hissedilişinin, gül kokusunun, uzun süreli birlikteliklerin, kalemlerle yazılmış aşk mektupları ve şiirlerin, göz göze gelindiğinde bile çılgınca çarpan kalbin o saf heyecanının kaybolmasından korkuyorum. İşlerimde saflığa özlemi kağıt ve geleneksel bir teknik olan gofraj ile sembolleştirirken, o methoda teknolojiyi kullanarak çağdaş bir boyut ekliyorum. Bunun yanında suluboya ve mürekkeple yaptığım resimleri de dijitalle biraraya getiriyorum."
DAHA AZ GÖSTER