İstanbul Modern, ilk uluslararası etkinliğini İspanyol küratör Rosa Martínez'in düzenlediği ve Türk Ekonomi Bankası'nın ana sponsorluğunu üstlendiği "Çekim Merkezi" başlıklı sergiyle gerçekleştiriyor.
Yurtdışından 13, Türkiye'den 3 sanatçının yapıtlarını bir araya getiren "Çekim Merkezi" günümüz sanatının ünlü isimleri Janine A
DEVAMIntoni, Pilar Albarracín, Ghada Amer, Monica Bonvicini, Louise Bourgeois, Christian Boltanski, Anish Kapoor, Rem Koolhaas, Jeff Koons, Juan Muñoz, Santiago Sierra, Richard Wentworth, Maaria Wirkkala ile Türkiye'den Haluk Akakçe, Gülsün Karamustafa ve Kemal Önsoy'un yapıtlarını sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi 18 Eylül 2005 - 15 Ocak 2006 tarihleri arasında Müze zemin katı salonlarında ve Heykel Bahçesi'nde yer alıyor. (Petrol Ofisi'nin Katkılarıyla)
Serginin gerçekleşmesine katkıda bulunan şirket ve kurumlar arasında Petrol Ofisi, British Council , Frame - Finish Fund for Art Exchange ve Bautek İnşaat da bulunuyor. Farklı anlam düzlemlerini ve çoğul estetik perspektifleri birbirleriyle bağlantılandıran "Çekim Merkezi" başlıklı sergi, geçtiğimiz yılların estetik üretimindeki kimi önemli anları gündeme getiriyor ve uluslararası üne sahip sanatçıları buluşturuyor.
Böylece İstanbul, 9.Uluslararası İstanbul Bienali ve birbirini tamamlayan başka kültürel etkinliklerle aynı zamana denk gelen "Çekim Merkezi" ile birlikte gerçek bir uluslararası ağırlık merkezi haline geliyor.
"Çekim Merkezi" adı, birden çok anlamı içeriyor. Bu kavram, hem yeni kavramsal ve estetik dünyalar kurmak amacıyla, kararlılık ve belirsizlik arasında sürekli olarak devam eden oyunu hem de çağdaş sanattaki eğilim çokluğunu, kültürel açıdan önem taşıyan yeni coğrafi merkezlerin ortaya çıkışını ifade ediyor. Bu anlamda, sanatçının bireysel denge arayışı ile çağdaş sanatın merkez ve çevre arasında bir denge kurma isteğini biraraya getiriyor.
"Çekim Merkezi" sergisi aynı zamanda İstanbul Modern'in içinde bulunduğu jeopolitik alana ve yeni uluslararası müzelerin çekim merkezi olma durumuna da gönderme yapıyor. İstanbul Modern'in baş küratörü Rosa Martínez, "Çekim Merkezi"nde sergilenen yapıtların, sergiyi sanatçılarla toplum arasında simgesel bir alışveriş alanına dönüştürmek için, anlamın yoğunlaştırıldığı merkezler olarak sunulduğunu belirtiyor. Müzelerin en temel görevinin "Eleştirel ve duyarlı bireyler yaratmak ve yeni estetik/siyasal diyaloglara destek olmak" olduğunu vurgulayan Martínez, "Estetik deneyim, göstergelerin otomatik olarak okunmasının sekteye uğraması anlamını taşıyor, çünkü temsili uzamı yansıtıp yok ederek yeni bakışlar, yeni yansımalar öneriyor" diyor. Paul Valéry'nin "şiirsel yaratımın bir umut yaratımı olduğunu" belirttiğine değinen Rosa Martínez, toplumsal değişim için duyulan siyasal umudun da bu istence dahil edilebileceğini söylüyor:
"Bugün arzuya dayanan yeni ilişkileri cesaretlendirmek, içinde yaşadığımız dünyayı iyileştirmemize yardımcı olacak insanlar, nesneler ve sistemler kurmak gerekiyor. Bu serginin, kendi sınırları içinde beklenti, haz ve düşünce üretmeye katkıda bulunacağını umuyoruz. "Çekim Merkezi"nde sanatçılar, fiziksel, psikolojik, kültürel ya da siyasal alanda denge konusu üstüne birbirine alttan alta bağlı yapıtlar sunuyor.
16 Sanatçıdan Farklı Tarzlarda Yapıtlar
Yapıtlarında teknoloji ve insan arasında köprü kurmaya çalışan Rem Koolhaas'ın, Bangkok için tasarladığı, fakat gerçekleştirilemeyen mimari projesinin şişme bir maketi İstanbul Modern heykel bahçesinde yer alıyor.
Ünlü İngiliz heykeltıraş Richard Wentworth, İstanbul Modern'in zemin katı tavanından yüzlerce kitap sarkıtarak gerçekleştirdiği mekâna özgü yerleştirmesiyle, müze alanını estetik ve kavramsal bir tartışma zeminine dönüştürüyor.
Yerleştirmelerinde ölüm, kimlik, tarih, toplumsal ve tarihsel bellek, çocukluk gibi birtakım temel izlekleri, farklı yer ve zamanlarda yeniden yorumlayan Christian Boltanski, İstanbul Modern için hazırladığı mekâna özgü projeyle izleyicileri işbirliğine davet ediyor, müzenin, ziyaretçilerinin anılarına kucak açmasını sağlıyor. İzleyicilerin aile albümlerinden getirecekleri fotoğraflar, fotokopi makinasında büyültüldükten sonra müzenin duvarlarında dev bir kolektif duvar resmine dönüştürülüyor.
"Mekânların ve anıların toplayıcısı" Louise Bourgeois, özyaşamsal veriler taşıyan sanatını sürekli bir yüceleştirme arayışla sürdürüyor. Sergiye 2004 yılında yaptığı iki heykeli ve litografileriyle katılan 93 yaşındaki sanatçı, canlılığını; duygusal gerilimleri, kimlik ilişkilerini, bağımlılığı ve bilinçaltının enerjisini dönüştürme yeteneğini bugün de sürdürüyor olduğunu kanıtlıyor.
Jeff Koons'un, Nobel ödüllü fizikçi Richard Feynman'dan destek alarak, sayısız denemeden sonra gerçekleştirdiği "Üç Toplu Tam Denge Tankı", şaşırtıcı bir sanatsal meydan okuma içeriyor.
İnsanın şiirsel bir varoluşa doğru ilerlemek için kullanabileceği, başvurabileceği araçları tanımlayan Anish Kapoor'un şiirsel yapıtları ise fenomenolojik algılarımızı genişletiyor.
Kamusal ve özel anıları birbiriyle dengeleyen Gülsün Karamustafa, video çalışmasında tarihsel ve siyasal geçmişleriyle dünyadaki tüm ünlü kent meydanlarına bir selam gönderiyor. (Petrol Ofisi'nin Katkılarıyla)
Endülüs kimliğini simgeleyen klişeleri, günlük yaşamın içinden öykülerle birlikte irdeleyerek ele alan Pilar Albarracín, büyüleyici bir video performansı sunuyor.Monica Bonvicini'nin sergide yer alan her iki yapıtı da mimariyi bir güç gösterisi, cinsel bir eğretileme ya da yinelenen ve sonuçta melankolik bir süreç olarak gören bakışın alaycı bir analizini oluşturuyor.
Geleneksel çizim metotlarını dijital teknolojiyle etkileyici bir bileşimde buluşturan Haluk Akakçe'nin değişken sanal konstrüksiyonları, izleyicileri dingin uzamdan anıları canlandıran atmosferlere geçmeye davet ediyor.(Petrol Ofisi'nin Katkılarıyla)
Kemal Önsoy, istikrarsız doğaya yönelik çok sayıda göndermeyi helezonik heykelinde yoğunlaştırıyor.
Küresel dünyanın politik ve sosyal sorunlarını gündeme getiren işleriyle tanınan Santiago Sierra, toplumsal eşitsizliklerin analizine yönelik eleştirel bir proje sunuyor.
İnsanlar, uluslar, kültürler arasındaki iletişim kopukluğunu gidermeyi amaçlayan Maaria Wirkkala, sergiye, Boğaz'ın iki yakasını simgesel olarak birleştirme arzusunun sonucu olan bir işle katılıyor.
Grotesk insan figürleri, güçlü teatral boyutlu yerleştirmeleriyle tanınan Juan Muñoz'un sergideki heykeli dünyamızın temelini oluşturan şiddeti simgeliyor. (Bautek'in Katkılarıyla)
Gündelik ritüelleri yeniden yorumlayan, "denge" kavramına yönelik işleriyle tanınan Janine Antoni, sergideki video yerleştirmesinde, belleğine kazınan okyanusun ufuk çizgisinde, suyla göğün buluştuğu yerde yürümeye çalışıyor.
Yapıtlarında modern dünyada kadının yerini sorgulayan Ghada Amer, soyut dışavurumcu resim geleneğini kendine mal ederek, hem hâkim dilsel ve ideolojik stratejilere boyun eğme ve güç üzerine düşüyor hem de bilinçli bir şekilde güzel ve dekoratif kompozisyonlar yaratıyor.
DAHA AZ GÖSTER