Zilberman Gallery–İstanbul, Naz Beşcan’ın küratörlüğünde düzenlenen ‘Bir Gözüm Ben, Mekanik Bir Göz’ isimli grup sergisini sunmaktan mutluluk duyar. Heba Y. Amin, Janet Bellotto, Burçak Bingöl, Antonio Cosentino, Elmas Deniz, Sophie Dupont, Ahmet Elhan, Pedro Gómez-Egaña ve Begüm Yamanlar’ın çalışmalarını bir araya getiren sergi, 14
DEVAMI Mayıs – 5 Temmuz, 2019 tarihleri arasında Zilberman Gallery–İstanbul’un Mısır Apartmanı’ndaki ana sergi mekanında izlenebilir.
‘Bir Gözüm Ben, Mekanik Bir Göz’ sergisi adını Dziga Vertov’un kuramlarından alır. ‘Kameralı Adam’ filminin avangard yönetmeni için kamera insan gözünün bir uzantısıdır. Fakat gözü gölgede bırakmaktan da geri kalmaz. Kamerayı tutan kişi, adeta cep telefonu kameralarıyla olan güncel ilişkimizde olduğu gibi, bir siborg’a dönüşür. Kameranın arkasındakinin görmeyi seçtiği her ne ise, makine onu kaydeder. Kameranın olanak verdiği seçim ve montaj işlemleri, yeni anlatılar ve hatta gerçeklikler yaratılmasına yardımcı olur.
Bu gözle sergi, sanatçıların kamerayı hem fotoğraf hem de video için bir araç ya da konunun ta kendisi olarak nasıl ele aldıklarına bakar. Göz, baskın kültürdeki gözsel merkezciliğin bir sonucu olarak gündelik hayatın olduğu kadar güncel sanatın da üretiminde ve deneyiminde ön plandadır. ‘Bir Gözüm Ben, Mekanik Bir Göz’, bakış, gözetleme ve dokümantasyon gibi konular üzerinden, görüş ve görmenin politik bağlantılarına dair çözümlenmemiş soruları görünür kılmayı amaçlar.
The Pupil of The Mosquito’s Eye, 2016 başlıklı video yerleştirmesinde Heba Y. Amin’in portresi kameranın önünde belirip kaybolur. Yerleştirmenin nostaljik teknolojisinin içinde hapsolmuş gibidir. The Earth is an Imperfect Ellipsoid projesinin bir parçası olan ve Afrika kıtasındaki 5 aylık yolculuğu sırasında kaydettiği bu video ile sömürgeci arazi gözetimi ve kadın bedeninin egzotik algısı üzerine kurduğu eleştirisine devam eder. Demir heykeli A Refraction of Histories, 2018 ile Amin, optikler ve görme tarihini tekrardan ele alır, görme üzerine antik çağa ait teorileri zincirlerinden kurtarır ve onları düşünme teorilerine dönüştürür.
Janet Bellotto gerek Transcribing the Impermeable Wall, 2013 gibi fotoğraf, gerekse The Slow Decline, 2013’daki gibi video çalışmalarında, kamerayı ‘su’ hakkındaki araştırmalarından esinlenen kurgusal anlatılar yaratmak için kullanır. Kamera ve böylece izleyici, suyu taklit edercesine bir akış içinde süzülür.
Burçak Bingöl’ün erken dönem çalışmalarından biri olan Broken City, 2006’da sanatçı, New York’ta yaptığı geçici gerilla yerleştirmeyi, anı yakalayarak belgeler. Şehre yapışan hayal kırıklıklarının peşindeki sanatçı, metropoldeki teftiş ve gözetleme sistemleri yüzünden, yerleştirmesini sabah erkenden gerçekleştirmek ve fotoğrafını çektikten sonra yerleştirmeyi sökmek gibi karşı mekanizmalar bulmak zorundadır. Bingöl Follower, 2017 serisinde ise şehirdeki Mobese kameralarının tehditkar bakışını yeniden yorumlar. Beyoğlu’nda yetişen bitkilerle süslediği kameralarla, izleyen ve izlenen ilişkisini tersine çevirir.
Antonio Cosentino, değişimi, gelişimi ve biçim değişikliği sırasında, şehre insanlar gelip şehirden başkaları giderken İstanbul’u izler. Marmara’dan Kaçış, 2018 videosunda Cosentino, bir kaçış planının habercisi ve kaçmaya zorlananlara bir selam gibi, teneke gemisi Stelios Hrisopulos’u şehirde denize doğru bir gezintiye çıkarır. İstanbul Atlası serisine ait fotoğraflarında ise Cosentino bugünün bir hafızasını yaratma dürtüsünün verdiği takıntı ile şehir sakinlerinin kentin peyzajına yukarıdan inen değişikliklere karşı yaptıkları müdahaleleri yakalar.
Elmas Deniz’in Arkaplan, 2014 çalışması, kısa bir şiirden ve sanatçının tanıdıklarından topladığı, doğa manzaraları önünde çekilmiş fotoğraflardan oluşan bir slayt gösterisidir. Sosyal medyada paylaşılmak amacıyla çekilmiş bu fotoğraflar doğayı sadece bir fon olarak kullanır. Turistik ilgimiz ve doğaya olan bakış üzerinden Deniz, anları fotoğraflama araçlarına kolay ulaşımımız ve bunun sonucu oluşan saplantımıza işaret eder.
Sophie Dupont kamerayı Mexico City’de gerçekleştirdiği We Always Carry Our Body, 2018 performansını kaydetmek için kullanır. Beden, akıl ve psişe arasındaki karmaşık ilişkiyi ve bunları birbirinden ayrı düşünme ihtimalinin mümkün olup olmayacağını sorgular. Dupont’un başının üzerinde taşıdığı pirinçten bedeni izlerken bir yandan da hem şehirdekilerin hem de izleyici olarak kendimizin voyörist bakışlarını görürüz.
Ahmet Elhan, A Man with a Still Camera, 2019 serisi için Vertov’un ‘Kameralı Adamı’nın bir müzedeki gösterimini fotoğraflar. Zamanına göre alışılmamış montaj ve çekim tekniklerinin görüldüğü sahneler üzerinden Elhan, sanatın baskı zamanlarını nasıl atlattığına umutla bakarcasına Vertov’un avangard duruşunu ve Sovyet rejiminin sanat üzerindeki kontrolüne karşı oluşturduğu yaratıcı taktikleri öne çıkarır.
Pedro Gómez-Egaña’nın sergideki çalışmaları fotoğraf ve film arasındaki göz ardı edilemez ilişki ile ilgilenir. Zilberman Gallery– Berlin’deki sergilenmesi sırasında The Chariot of Greenwich, 2013’in hareketinden geriye kalan artık parçaları gördüğümüz 3 Months of Greenwich, 2018, zaman odaklı yapısıyla fotoğrafı şiirsel bir hayalet videoya dönüştürür. The Sallie Gardner Illusion, 2018 ise sinema tarihindeki bir dönüm noktasını işaret eder. İlk hareketli görüntülerden biri olan Sallie Gardner at a Gallop (1878), Eadweard Muybridge’in 24’lü sekansla yaptığı fotoğraf deneylerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Gómez Egaña, bu ünlü görselin yerine dönen bir motor ile çalışan metal bir at yerleştirerek izleyicinin öznel algısına ve teknolojinin kapasitelerine dair soruları daha da ileriye taşır.
Sahne, 2019’da Begüm Yamanlar bize kurgusal bir kent manzarasının belli belirsiz ama organik dönüşümünü gösterir. Aslında fotoğraflardan yapılmış bir video çalışma olan Sahne’nin sergideki yeni uyarlaması bu iki mecra arasındaki değişken ilişkiyi bir adım daha ilerletir. Bir önceki videodan kareleri yürüyerek deneyimleyebileceğimiz bir formatta sunarak filme ithaf edilen lineer anlatıda kesintilere izin verir.
DAHA AZ GÖSTER