Sanatçı ve yazar İsmet Doğan’ın Melez Anlatılar isimli kitabının lansmanı ile “Ben Bir Bedenim” adını taşıyan sergisi 31 Ekim Pazartesi 19:30’da Hasköy İplik Fabrikası’nda.
Türkiye çağdaş sanatının önemli isimlerinden biri olan Doğan’ın Ferda Keskin editörlüğünde hazırlanan kitabı Melez Anlatılar; Nami Başer, Selen Ansen, Deniz
DEVAMI Şengel, Alphan Akgül, Marcus Graf, Fırat Akova, Bekir Avcı gibi farklı disiplinlerdeki yazarların metinlerini bir araya getiriyor. Franziska Nieman’ın küratörlüğünü üstlendiği ve 13 Kasım’a kadar görülebilecek “Ben Bir Bedenim” sergisi ise Doğan’ın sanatsal yaklaşımını oluşturan ana fikrini ortaya koymayı amaçlıyor.
‘BEN BİR BEDENİM’ SERGİSİ ÜZERİNE
İsmet Doğan gibi bir sanatçının eserlerini restrospektif sergilemek sanatsal üretimin bütün genişliğini gösterirken aynı zamanda bir bütün olarak sanatsal üretimin daha derin bir anlamını bulmaya çalışmak anlamına gelmektedir. Ne var ki bu sergi asıl olarak İsmet Doğan’ın son otuz yılda ürettiği geniş kapsamlı çalışmalara dair kronolojik bir görüş sağlamayı amaçlamamaktadır. Bunan ziyade farklı serilerinin altında yatan temaları birbirine bağlamaya, İsmet Doğan’ın sanatsal faaliyetlerini güdüleyen ana fikrine yanaşmaya çalışmaktadır. Bütün tablolarında, fotoğraflarında, videolarında, enstalasyonlarında, heykellerinde, kolajlarında ve aynalarla olan çalışmalarında karşılaşılabilen bu ana fikrin Dış ve İç arasındaki çatışma olduğu ortaya çıkacaktır.
Bazı serileri insanların yüzleştikleri kültürel damgaları sorguluyor- mesela Osmanlı İmparatorluğunun yerini Türkiye Cumhuriyetinin almasıyla, Osmanlı alfabesinden Latin alfabesine geçilmesiyle ortaya çıkan kültürel kırılmaya değinen çalışmalar; bazıları Avrupai Oryantalist resmin retoriğini sorguluyor; diğerleri ise bir patriyark, egemen bir baba figürü temasını gündeme getiriyor. Bazı serileri baskın batı kültürünün damgasını ikonik sanatın, tarihsel ve sinematografik materyallerin başkalaştırılması yoluyla yeniden düşünüyor. İsmet Doğan kendini ‘Öteki’nin, ‘Ucube’nin yerine koyarak bu meseleyi sorgulamaktadır. Bedenin kültürel tescilini odağa almanın yanında yamyamlık, kişinin kendisini yemesi ya da babanın öldürülmesi gibi kadim arzular konusu da meydandadır.
Doğrusu, İsmet Doğan sürekli ve tutarlı olarak dıştan etkilenen ve dış tarafından inşa edilen, bedensel olarak tescil edilmiş kimliklerle ve içsel arzularla başa çıkmaktadır.
Franziska NIEMAND
DAHA AZ GÖSTER