Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
Türkiye’de yaşanan sert modernleşmenin getirdiği bir yanılgı var: yeni, modern ve nihayet güncel olan geçmişten kopuk olandır. Oysa öyle değil. Belleğin ve anımsamanın modern yapısı geçmişi başka bir anlayışla diri tutar. Modern bir eklemlenme sorunudur. Arada kopuşlar, köktenci yadsımalar bulunabilir.
Öncü aramıyoruz. Gerçek o DEVAMI. Ama öncüller önemlidir. Üstelik öncülün önemi insan güç kazandıkça artar. Silik, zayıf ve belirsiz olan için öncülün bir önemi, yararı, katkısı olmaz.
Modern sanat öncüllerin tarihiydi. Güncel sanat tarihini kendisiyle başlatabilir. Gene de ‘etkilenme korkusu’ kapının dışında duruyor. Soybilimse başka bir gerçek. Türkiye’de üretilen güncel sanatın iç serüveni bazen baba bazen ana katilliği üstüne oturuyor. Ama öldürmek yok etmeye yetmiyor. ‘Habeas Corpus’un yanında öldürülenin cesedi ne olacak? Çünkü, bellek ve anımsamayla yaşıyoruz. ‘Bastırılan geri döner’!
Sorun neyi anımsayacağımızdır. Kanon ve klasik olanı başat saymayabiliriz. Örtük, ayrık, saklı, çevrede, yeraltında ve minör olan çok daha güçlüdür. Madunların da tarihi yazılıyor, yazılmalıdır.
1970 sonrası doğan ve yapıtlarını üreten 6 sanatçı yerlerini belirledikten sonra öncüllerine bakıyor. Bakmak kültürel bir bağ/lam kurmaktır. Bağlam tarihsel olduğu kadar tarih dışı olma niteliğine de sahiptir.
Sergi 6 sanatçının bizzat ve teker teker saptadığı 6 öncülü kendilerine bağlıyor. Belki de hepsine...