Matei Visniec'in tüm dünyada en çok oynanan oyunlarından Sınır Salonu günümüzün en önemli sorunlarından birini, göçe zorlananların perspektifinden anlatıyor. Visniec'in trajikomik oyunu mevcut göçmen durumunu çok farklı boyutlarda ele alıyo
DEVAMIr: Bir tarafta salt hayatta kalabilmek için dünyanın birçok yerinden Avrupa'ya gelmek isteyen insan manzaraları, bir tarafta küreselleşmiş dünyanın ışıltılı reklam dünyası ve sıkıcı politik manzarası.
Sınır Salonu oyunu, sınırların daralmaya başladığı dikenli tellerle ülke sınırlarının çevrelendiği dünyada, seyircileri mülteci konumuna yerleştirerek yaşananları tüm gerçekliğiyle yansıtıyor. Bu süreçte politikacılar iktidarlarını koruyabilmek için insanlığı yok saymaya başlıyor; medya renkli ve eğlenceli dünyasıyla bizi yaşananların dışında tutarak, kendi konfor alanımızı muhafaza etmeye sürüklüyor.
"Küreselleşmiş bir dünyada, göçüyoruz, mülteciyiz, hareket ediyoruz, istediğimiz zaman istediğimiz yere gitme hakkımız var... Ve aniden, bir mülteci kendini dünya vatandaşı olarak gördüğü için herhangi bir şeye uyma zorunluluğundan da kurtulmuş oluyor. İşte, küreselleşmenin istediği de bu. Ekonomiyi küreselleştirdik, fikirlerin, sermayelerin, malların ve hizmetlerin dolaşımını özgürleştirdik. O halde niçin insanların özgürce hareket etme hakkını da tanımayalım?"
DAHA AZ GÖSTER