"Sanat", sanatın günümüz insanının hayatındaki gerçek yerini ve ticari bir meta haline dönüşmesiyle, kişiye statü sağlama özelliği yüklenmesinin suni etkilerini çarpıcı ve eğlenceli diyaloglarla tartışan, çok zekice yazılmıs bir oyun. Ama o
DEVAMIyun kişilerinin -dolayısıyla oyunun- asiıl meseleleri; apayrı karakterdeki bu üç erkek arkadaşın birbirleriyle ilişkileri. Birbirleriyle ilişkilerinin de ötesinde, her birinin "kendi"si. Yani "Sanat" bize yine insani, insani ve yalnız insani gösteriyor. On beş yıldır sıkı fıkı bir ilişkiyi sürdüren üç erkek arkadaş, içlerinden birinin, sanatsal niteliği oldukça su götürür bir tabloyu astronomik fiyata satın alması ile kisiliklerin, ilişkilerin ve "dostluk" kavramının yepyeni bir ısıkta sorgulanmaya başladıgı ve çıkmaza saplandığı bir sürece giriyorlar. Ayakları yere basan, mühendis kafalı Marc, gerçekten de göründügü kadar haklı mıdır? Yoksa arkadaslarının hayranlığıyla beslenen egosunu derinden yaralayan tabloda, aslında onun kompleksleri, iç fırtınaları mı yansımaktadır? Varlıklı, kültürlü ve seviyeli bir sanatsever olan Serge, acaba satın aldığı pahalı tablodan çok, pek önem verdiği çağdas entelektüel imajina mğ ödemiştir o fiyatı? Ya Yvan? İddiasız, uçuk, çevresine neşe saçan, delidolu Yvan? Onun yumuşak, hassas ve biraz ezik kişiliğinin altında acaba sağduyulu, barışcı ve iç dünyası sanıldıgından karmasık bir baska Yvan mi
vardır? Fransa'da Pierre Arditi, Fabrice Luchini, Pierre Vaneck, Jean Louis Trintignan, İngiltere'de Albert Finney, Tom Courtenay, Ken Stott gibi önemli aktörlerin oynadığı "Sanat'a, İstanbul'da da, tiyatromuzun her oyunlarıyla belleklerde iz bırakmış olan üç seçkin aktörü can veriyor. İnsanın ve ilişkilerin çeşitli yüzlerini, derindeki boyutlarını sorgulama ve sergileme işini, alabildiğine doğal, müthiş eğlenceli, düşünceyi kahkahaya yediren bir üslupla başaran bu oyunu gerçek bir tiyatro keyfi alarak seyredeceğinize inanıyorum.
DAHA AZ GÖSTER