Yılmaz Güney, 1970’li yılların başında oyun kahramanı Mehmet Salpa'yı cezaevinde tanımış. Halen bir ilaç firmasında üst görevlerde bulunan Mehmet Salpa'nın, Konya'nın bir köyünde başlayan yaşam öyküsü, genç yaşlarda İstanbul’da çalışmak, ad
DEVAMIam olmak için gelmesi ile İstanbul’daki acımasız yaşam serüveniyle sürüyor. Salpa büyük kentte kimliğini aramaktadır. Kimdir, nedir, ne olacaktır, kim ona yol gösterip toplumda yer almasını sağlayacaktır? Kimsenin başkasının gözünün yaşına bakmadığı, elinden tutmadığı, hatta sorduğu adrese bile yanıt vermediği, herkesin yalnızca kendini düşündüğü bir çıkar ortamında; Salpa çıkış yolunu nasıl bulacaktır? Konya’dan İstanbul’a, Salpa ve okul arkadaşı Kıvırcık Hasan birbirlerine destek olarak gelmişlerdir. İstanbul’a ilk geldikleri gün poliste yaşadıkları olay, günümüzde hala sürüp giden işkencenin, seyircide izler bırakan çarpıcı sahnelerinden birini oluşturuyor. Salpa ve Kıvırcık İstanbul’da ayakta kalma mücadelesi verirlerken, büyük kentin, insanı savurup sürüklediği hatta ezip geçtiği o vahşi ortamında, göz yaşartıcı bir dostluk ve arkadaşlık dayanışması sergiliyor.
DAHA AZ GÖSTER