Şehirler ve insanlar yangın yeri. Adım adım gelecek kaygısını daha çok hisettiğimiz şu günlerde soluğumuzu, yaşamayı kesen, mutsuzluk yaratan bir çok pazarlıklar sürdürülüyor. Hemen yanıbaşımızda savaşın gerçeğiyle yüzyüzeyiz. Yasalar, yasa
DEVAMI yürütücüleri söyledikleri yalanları kanıksamaya devam ediyor, ihanetle kol kola kendi düzenlerini sürdürmeye, önüne çıkan her engelde halkın canıyla ödediği bir hayatı zevk ve sefahat içerisinde sürdürmeye devam ediyor. Düzen kaostan beslenir. Biz ise karanlığa itilirken; sıkıştırılmış, belirlenmiş alanlarımızdan hayatı gözlüyor, bilgimiz dahilinde hayata tanıklık etmeye çabalıyoruz.

Oyun nasıl bitmeli sorusu da bu vahşetin sorgulanması üzerine yola çıktı. Oyun da kendi gerçekliğimizi sorgularken, düzen sürdürücülerin giderek artan bu vahşet ve kıyımın insanlarda nasıl psikolojik sorunlara yol açtığını gözler önüne seriyoruz.

Göz alıcı yaşamlarını sürdürdükleri saray ve cemaati zenginleşirken, halkın sefaleti daha çok artıyor.

Boyun eğmeden yoluna gitmek en ahlaklısı olsa da hayatın çizdiği yolda özgürlümüzün eşiklerde sınandığı, dayatmalar karşısında nasıl kişiliksizleştiğimizi biliyoruz fakat ne yapmalı hayatımız için, özgürleşmek, okumak, bilimsel eğitim almak için vb… Herkes kendi gerçeğini arar…
DAHA AZ GÖSTER