MC : Kızlar da fazla övdüler beni: neden kimseye bakmaz? Sinemaya gider mi? Niyeti ciddi mi? diye sorup öğrenmişler yenge hanımdan. Ben de o kadar seviyorum ki sevdiğim insanı, onunla konuşmak, derdine acısına üzüntüsüne ortak olmak payla
DEVAMIşmak, onunla her şeyimi ortak paylaşmak, üç yıl oldu, saçlarını okşamak, ona her şeyimi vermek, o kadar seviyorum ki, yardımcı olmak, doya doya sevmek okşamak, bir mutlu sakin bir güzel yuva kurmak, çocuğu olmak, baba olmak, kısa ona her şeyimi vererek daima her şeyimi ona adamak, ona bakan bütün gözler yalnız sadece ben olmak, el ele kol kola dolaşmak çocuklar gibi, işimiz bittikten sonra sinema tiyatro konser plaj seyahate gitmek, oynamak, eğlenmek, gezmek…
FG : Ben bu adama karşıyım.
Oğuz Atay’ın derinlikli ve eğlenceli (hem derinlikli hem eğlenceli nasıl oluyor anlamış değiliz) diliyle yazılan, farklı toplumsal sınıflardan gelen M.C ve F.G’nin aynı çıkmazlarda dolaşan öyküsü (‘çıkmazlarda dolaşan’ deyimi size de biraz ağdalı gelmiyor mu) “Ne Evet Ne Hayır” tiyatro sahnesinde seyirciyle buluşuyor.(başka nerede seyirciyle buluşacaktı ki, statta mı)
DAHA AZ GÖSTER