Yirminci yüzyılın en popüler ve öncü sanat hareketi absürt tiyatro olmuştur. Dadaistlerin ve sürrealistlerin geleneğini de devralan absürt tiyatroda Albert Camus ve Jean-Paul Sartre’ın varoluşçu teorilerinin izlerini de görebiliriz. Absürt
DEVAMItiyatro bütün kalıplara, alışılmış düzene karşı çıkar, mantık sınırlarını tanımaz, olaylar arasında bağ kurmaz, kahramanları genelde silik kişiliklerdir ve belli bir olay dizisi yoktur. Durumların saçmalığı kadar dilin kendisini yok etmesi de çarpıcıdır, anlamdan yoksun bir varoluş gösterilir ve içinde insanlığın kaybolduğu mantıksız bir dünya sahnededir.
Kel Şarkıcı oyunu absürt tiyatronun en önemli yazarı Eugène Ionesco tarafından 1950’de yazılıp 1957’de tekrar ele alınmış, bu tarihten günümüze kadar dünyanın her yerinde her dönemde oynanmıştır. Oyun II. Dünya Savaşını izleyen yıllarda yeni arayışların içinden çıkan Anti Tiyatro’nun, yani geleneksel tiyatronun hiçbir unsurunu barındırmayan tiyatronun ilk örneğidir. Bu daha oyunun başlığıyla ortaya çıkar, başlık geleneksel tiyatronun aksine oyunla ilgili hiçbir bilgi vermez, oyunun içeriğiyle herhangi bir bağlantısı yoktur. Oyunun sonuna kadar hiçbir bağlamı olmadan, sadece bir yerde, bir kez geçer. Oyunda art arda gelen sahneler, bu sahnelerdeki boş konuşmalar, zaman kavramının olmayışı ne bir başlangıcı gösterir, ne de oyunu bir sonuca götürür. Konuşmalar klişe bir yabancı dil dersinde olduğu gibi tekrarlar üzerine kuruludur. Karakterler tek düzedir, seyircinin üzerinde hiçbir etki bırakmazlar.
DAHA AZ GÖSTER