Oyun Özeti
Burak Özçivit’in Beklenen Performansı: “İstanbul’un En Güzel Kızı”
İstanbul’un en güzel kızını öylece gözler önüne koymak, sahneye çıkarmak… Cesaret ister.
Çünkü o kız sadece Oktay’ın değil, sadece İstanbul’un da değil
DEVAMI hepimizin.
O bir hayal, bir tutku, bir saplantı, bir yara.
İnsanı büyüten, sürükleyen, delirten, bazen de yakıp kül eden her şeyin adı.
Bu oyunu sahneye koymak, bir arzu nesnesini değil;
bir aşkı, bir şehri, bir kalbi düşünmek demek.
Sıralamadan, ölçüp biçmeden, yargılamadan düşünmek…
İstanbul’un ışıkları kadar parlak, gölgeleri kadar karanlık, sokakları kadar kaotik bir düşünme biçimi.
Oktay karakteri bu düşünme biçiminin bedenlenmiş hâli.
Oktay, aşkın en hâli.
Onun gözlerinden bakınca, hepimizin içinde “en güzel kız” diye adlandırdığımız bir boşluk var.
İşte bu sebeple oyunun asıl işi, o boşluğu sahneye çıkarmak.
İyi hoş ama… bir boşluğu, İstanbul’un en güzel kızını herkese göstermek kolay mı?
Kızla karşılaşanların içlerinde kopacak fırtınayı, kalpte oluşacak ritim bozukluklarını hesap etmek,
kaosa düzen vermek, ateşe körükle gitmek olacak iş mi?
Belki de tek yol, onu anlatmaktan vazgeçmek;
alıp seyircinin kalbine bırakmaktır.
Belki o zaman İstanbul bir şehir olmaktan çıkar, bir duyguya dönüşür.
Onu görmesek bile nefesini ensemizde hissederiz.
“İstanbul’un En Güzel Kızı”, taşikardi geçiren bir kalbin eseri.
“İstanbul’un En Güzel Kızı" metni 28. İstanbul Tiyatro Festivali'nde sahnelenen "İstanbul Mon Amour" projesi kapsamında yazılmıştır.
DAHA AZ GÖSTER