Anadolu insanı, bu topraklardan geçmiş tüm kültürlerin canları, arkalarında inançlarını, sevinçlerini, hüzünlerini; sembollere, yontulara, masallara bırakıp gitmiş;
Anadolu topraklarını kültürler hazinesine dönüştürmüş...
Öncele
DEVAMIri, yarattığı uygarlıkları koynuna alıp hüzünlü ninnilerle sarıp sarmalamış,
uyutmuş yıllar yılı... Yavrusundan ayrılmak istemeyen bir ana gibi Anadolu...
Ne var ki; masallara, türkülere, ağıtlara fısıldamış gizemini;
yeniden yeniden söylensin, unutulmasın diye...
Atadan oğula aktarmış durmuş kuşaklar boyunca, bildiğini gördüğünü Anadolu insanı...
kimi oyun olmuş meydanlarda oynanmış, kimi ritüele dönüşmüş bereketi kutsamış...
inançla zamana karşı durmuş, unutmamış, unutturmamış...
Evvel zaman içinde,
Anadolu'da yüce dağların yemyeşil yamaçlarından coşup gelen billur ırmakların suladığı
bereketli toprakları olan bir yer varmış.
Burada; güneş tohuma, tohum toprağa, toprak suya, ocak ateşe, renkler kilime,
Çoban Ali de Zeyno'ya sevdalıymış...
Önce düşünde, sonra da ırmağın öte yanında görmüş ceylan bakışlı Zeyno'yu..
Zeyno da gönül düşürmüş Ali'ye...
İkisi de hiç konuşmaz, ırmağın iki yakasında bakışır dururlarmış...
Birgün dayanamamış Ali, kuzularını oracıkta bırakıp azgın suları bir solukta geçip, kavuşuvermiş Zeyno'suna...
Masal bu ya; Zeyno'nun köyünden biri bozmuş genç bedenlerin sevda raksını.
Ama artık ne Zeyno vazgeçermiş Ali'den, ne de Ali Zeyno'sundan.
Kaçıp sığınmışlar Ali'nin köyüne. Köylüler kol-kanat germiş onlara, sevdalarına, karşı durmuşlar peşlerinden gelenlere...
Ali de dikilmiş karşılarına; "ölürüm de vermem geri" diye, atmış kendini ateşe...
Tutamamış Zeyno onu, vurulmuş Ali, düşmüş Toprak Ana'nın kollarına.
Zeyno'nun dili tutulmuş, çığlığı duyulmaz olmuş...
Bırakıp yiğit Ali'sini Toprak Ana'nın kollarına,
durmuş köyün orta yerinde ulu bir çınar gibi...
Köylüler renkli çaputlar bağlamış acılı bedenine, "Bahar Gelin" olmuş Zeyno,
umut açmış renk renk...
Zeyno dönmüş, Toprak Ana dönmüş...
Köylüler kuş olup kanat açmış etraflarında...
Toprak Ana kıyamamış onlara, sıvazlamış Ali'nin sevdalı yüzünü...
Açmış Ali gözlerini Zeyno'suna yeniden...
Ve gökten üç elma düşmüş...
Biri Ali ile Zeyno için.
Biri bütün sevdalılar için.
Biri de "barış türküsü" söyleyenler için...
- Anadolu topraklarının kültürel değerlerinden Truva efsanesinden yola çıkılarak sokak tiyatrosu tarzında kurgulanmış bir oyundur.
- Oyun ve oyuncu donanımları; büyük çadır, ateş ve duman efektleri, Anadolu kuklaları ve çeşitli aksesuvarların yanı sıra masklar ve uzun yürüme değneklerinden oluşmaktadır.
- Oyun önceden belirlenmiş açık alan, sokak ve meydanlarda sergilenir.
- Tamamen sözsüz olup, otantik vurmalı ve nefesli sazlarla (davul, klarnet) yapılan canlı müzik ve türküler eşliğinde oynanmaktadır.
- Yaş sınırı yoktur.
Teşekkür
Prof. Dr. Manfred Korfmann
Prof. Çetin İpekkaya
Prof. Dr. Rüstem Arslan
İBB Şehir Tiyatroları Atölyeleri
DAHA AZ GÖSTER