Dumrul, 1000 yıl önce Anadolu’da kurumuş bir çay üstüne kurduğu tahta köprüden insanları zorla geçirerek kazanç sağlayan ve bu yüzden adı deliye çıkmış bir zorbadır. Amacı, hem gücünü kanıtlama, hem de “delilerin ayrıcalıklı ve halkın gözün
DEVAMIde ermiş katında oldukları bir ülkeye tepki”’dir. Yörede gücü elinde bulunduran Canguzoğulları’na kafa tutan Deli Dumrul; bilge kişi Dede Korkut’un Canguzoğlu’yla nişanlı torunu Elif ile köprü başında tanışır. Elif, insanları mutlak iyiler ve mutlak kötüler diye kategorize etmeyen, her türlü insani değere eleştirel yaklaşan ve Dumrul’un özündeki iyiliği de kavrayan biridir. Dumrul, ona aşık olur. Aşkı için Dede Korkut'a bile karşı gelerek Elif'le evlenir. Dede Korkut, Deli Dumrul'u değiştirir, haksızlıklarla savaşan bir kişiye dönüşmesini sağlar.
Günün birinde Deli Dumrul ölmüş genç bir delikanlının başında ağıt yakan kadınları görünce, bunun haksızlık olduğunu düşünerek Azrail’den hesap sorar. Bu, Tanrı’yı kızdırır. Azrail tam onun canını alacakken; Dumrul, Tanrı’dan af diler. Tanrı, kendi canı yerine can bulursa onu affedeceğini söyler. Dumrul, sırayla yardımcısı Kırk Yiğit’ten, babasından ve annesinden can ister. Hiçbiri, ona canını vermez.
Deli Dumrul, bu süreçte önce kendi hayatını sonra da ölümünü kabullenip Azrail'in haksızlık yapmadığını anlar; bencilliğinden kurtulur. Eşi Elif'le vedalaşmaya gittiğinde Elif, ona canını vermek ister ve bundan sonra Tanrı, Dumrul’u karşılıksız bağışlar.
DAHA AZ GÖSTER