27. İstanbul Tiyatro Festivali’nden ilk sürpriz! Festival, Pina Bausch’un ölümsüz başyapıtı Café Müller ile açılacak.
20. yüzyılda devrimci bir yaklaşımla dansı yeniden tanımlayan ve dans tiyatrosunun yeni bir tür olarak kabul görmes
DEVAMIini sağlayan Pina Bausch’un başyapıtı Café Müller, sanatçının topluluğu Tanztheater Wuppertal’ın güncel kadrosu ve ilk günkü çarpıcılığıyla İstanbul’a geliyor.
Pina Bausch, topluluğu Tanztheater Wuppertal ile 1998’de Cam Temizleyicisi ve 2000’de Masurca Fogo’yu İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahneledikten sonra 2003’te de İKSV ve İstanbul Tiyatro Festivali ile ortak yapımı olan, İstanbul üzerine özel projesi Nefes’i üretti. Bausch’un yoğun bir insancıllıkla işlenmiş, tüm dünyada halen izleyicileri derinden etkileyen eserlerini repertuvarında koruyan ve bu mirası büyük bir adanmışlık, dikkat ve enerjiyle yaşatan Tanztheater Wuppertal, bir kez daha İstanbul Tiyatro Festivali’nin konuğu oluyor.
Yaşama övgü, aşka duyulan ihtiyaca bir methiye, bir duygular senfonisi, Pina Bausch’un ruhu ve özü
“Café Müller gördüğüm en lirik, en acı verici ve en güzel şeydi. Bugüne kadar hiçbir şey onun yanına bile yaklaşamadı.” Katie Mitchell, yönetmen
“Pina Bausch 45 dakikada bana erkekler ve kadınlar hakkında sinema tarihinin tamamında gördüğümden daha fazlasını gösterdi. Hayatımı değiştirdi.” Wim Wenders, sinemacı
“Başından sonuna kadar ağladım… Hayatımı değiştirdi.” Dimitris Papaioannou, yönetmen
Café Müller, gündelik hayatın mekânı: Orada boşluk, üzüntü, beceriksizlik, korku ve anlaşılma arzusu var. Ama orası aynı zamanda aşka dair umudun da yeşerdiği yer. Gece olmuş; gündüzki müşterilerin hayaletleri masalar arasında körlemesine dolanıyor; sandalyelere takılıp duvarlara çarparken aslında birbirlerini bulmaya çalışıyorlar. Café Müller, arzunun ve yalnızlığın hikâyesini anlatan, duru olduğu kadar muhteşem bir dans tiyatrosu.
Çocukluğunda Almanya’da ailesinin işlettiği Café Müller’de saatlerce oturup savaş sonrası atmosferinde, yıkılmış bir toplumda yaşam mücadelesi veren bireyleri izleyen Pina Bausch, insan ruhunu okumadaki ustalığıyla bu deneyimlerinden 1978’de bir başyapıt çıkardı ve dans tarihinde bir dönüm noktasına imza attı.
Pina Bausch, 1973’te Wuppertal Bühnen’nin başına geçip topluluğun ismini Tanztheater olarak değiştirdiğinde seçtiği yolun işaretini de veriyordu: Dans ile tiyatroyu birleştirmek. Sürekli yeni çalışma metodları geliştirdiği ve şiirsel imgelerle danslar kullandığı eserlerinde aşk, yakınlık ve güven arayışı motifini merkeze oturtan Bausch, Wuppertal’da sadece dünyaca ünlü bir topluluk yaratmakla kalmadı, yeni bir tür yaratarak tarih yazdı ve sayısız sanatçıya ve sanatsevere ilham verdi.
“Pina’nın geliştirdiği teatral dil, duruş, ışık, sahne tasarımı ve hareket şiiri, müziği ve tüm sanatları kapsıyor. Her yönüyle tamamlanmış kişisel bir dili var. Pina’nın eserlerinde sadeliğin yarattığı destansılık çok etkileyici.” Robert Wilson, yönetmen
“Pina’nın üzerimdeki etkisi hep sürecek.” Akram Khan, koreograf
“Pina Bausch bende çok çeşitli duygu kıvılcımları yarattı ve bana her zaman ilham verdi.” Pedro Almodovar, sinemacı
“Pina Bausch sizi koltuğunuza mıhlar. Damarlarınızda dolaşıyor gibidir. Korkularınızı, fantazilerinizi ve rüyalarınızı bilir. Kendi hayal gücünüzle karşılaşmış gibi olursunuz.” Alan Rickman, oyuncu
“Onun işleri büyük tragedyaların yaptığını yapar: Varoluşun ümitsiz yalnızlığı ile paha biçilmez güzelliğini hatırlatır bize. Bizi olduğumuz gibi, hatalarımızla gösterir ve akılsızlıklarımızın güzelliğinde ısrar eder. İzleyici öyle derin bir şefkatle etkilenir ki kendisi aslında izleyen olduğu halde görüldüğünü ve duyulduğunu hisseder.” Fiona Shaw, oyuncu
Prova Yönetmenleri BARBARA KAUFMANN, HELENA PINON (konuk)
İşbirliğiyle MAGALI CAILLET GAJAN
TANZTHEATER WUPPERTAL PINA BAUSCH dansçılarıyla
Prömiyer 20 MAYIS 1978, WUPPERTAL OPERA EVİ
Telif Hakkı PINA BAUSCH VAKFI adına VERLAG DER AUTOREN, Frankfurt am Main
DAHA AZ GÖSTER