1953 yılı yaz aylarında bir gece yarısı, New York'ta bir otel odasında dört kişinin yaşamı kesişir. Bu kişiler hiç beklemedikleri olaylar yaşar ve sonunda apayrı yönlere gitmek üzere otelden ayrılırlar.
Bunlardan biri dünyaca ü
DEVAMInlü bir Alman profesörüdür. Hitler'in iktidara gelmesi üzerine ABD'ye sığınmıştır. Görelilik kuramının yaratıcısıdır. İsteği dışında gerçekleşmiş olsa da, atom bombasının sonuçlarından kendini sorumlu tutmaktadır. Özgürce yaşamak için geldiği ülkede polis gözetimi altındadır.
İkinci kişi olan Hollywood yıldızı, aptal, sarışın bir cinsellik simgesi olarak anılmaktan bezmiştir. Bambaşka bir yaşamın düşünü kurmaktadır. O gece çekilen sahnede beyaz plili elbisesinin eteği havalanmış, sinema tarihinin unutulmaz karelerinden biri oluşmuştur.
Eski beysbol yıldızı, sinema oyuncusunun kocasıdır. Film dünyasında eşinin peşinde koşmaktan bıkmıştır. Çocukları olsun, evinde eşiyle sessiz sakin bir yaşam sürsün ister.
Amerikan senatörü, ABD'de dehşet verici bir cadı kazanı kaynatmış, milliyetçilik bayrağına sarılarak sanatçıları, yazarları, bilim adamlarını vatan haini olmakla suçlamış, yaşamlarını mahvetmiştir.
Yazar Terry Johnson oyununun kişilerine isim vermemiş, onlardan profesör, oyuncu, senatör, beyzbolcu diye söz ediyor. Gerçekte böyle bir buluşma hiç yaşanmamış olsa da, bu kişileri hepimiz tanıyoruz, tarihsel gerçeklere göre de o gece bu buluşmanın gerçekleşmesi için tüm koşullar hazır. Oyun neredeyse bir belgesel, ama bütünüyle yazarın düş gücünün ürünü.
Oyunun özgün adının Türkçe karşılığı "Önemsizlik". Yıldızların altında, uzayın boşluğunda, ne kadar ünlü, ne kadar güzel, ne kadar zeki olursa olsun, tek bir insan yaşamının önemi nedir ki?
İlgi çekici temalar arasında abartmadan, ders vermeden, altını çizmeden dolaşan bu kısa öykü tadındaki oyunda söylenmeyenleri bulup çıkarmak izleyiciye düşüyor.
DAHA AZ GÖSTER