Absürd bir oyun olan “Boş Odalar”, bir yüzleşme, kendinle hesaplaşma ve anlamsız geçen bir hayatın hikâyesidir. Yaşanan olay, kimlik krizinin bir sonucudur. Aleks, her sabahki gibi kahvaltısını yapar ve bir anda, nedeni belli olmadan, sırtı
DEVAMIyla duvarın düşmesine engel olur. Burada Yunan mitolojik kahramanı Atlas’a gönderme var. Olympos’a saldırdığı için Zeus tarafından gök kubbeyi omuzlarında taşımakla cezalandırılmıştır. Aleks de tıpkı Atlas gibi, kararsızlık sonucu, dünyayı sırtında taşımakla yükümlüdür. Artık eşi ve oğlu Vladimir ile gerçek bir ilişkisi kalmamıştır. Ne de, ailesini tercih ettiği için kaybetmiş olan hayatının aşkı Nia ile. Aleks’in manevi boşluğu, Jean Paul Sartre adlı bir hırsız tarafından anlamlandırılmış olsa da, sonunda onun da tıpkı Aleks gibi sıradan “kayıp bir ruh” olduğu anlaşılır.
DAHA AZ GÖSTER